Examples of using Bir eğilim in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu da senin okul kariyerinde yeni bir eğilimi gösteriyordur, bir eğilim ki senin geleceğine çok zarar verebilir.
Saldırganlık, doğal bir insani eğilim, sen ve ben bunu başka bir şekilde çözsek bile.
halen daha modern bir eğilim olarak.
Türk toplumunda da böyle bir eğilim yok.
Kendi veritabanlarına ekledikten sonra ileri matematik formülleri yardımı ile bir eğilim çizgisi oluşturuyorlar, bu çizgi şuna benziyor.
Onun derinlik algısı en biraz kapalı… ve o vardır için bir eğilim çevrelerinde çalıştırın.
Ama içinde, en şeytani suçları işlemeye karşı genetik bir eğilim var.
Öyle bir eğilim ki, ölüm döşeğinde dahi son nefesinde bir anlaşma yapıyordu, biliyor musun… bak biliyor musun.
Ayrıca, nanopartiküller toplamak için bir eğilim göstermektedir ve bu toplanmada genellikle bireysel nanopartiküller farklı davranır.
Tarihe bakacak olursak, yavaş yavaş makina otomasyonunun yavaş yavaş iş gücünün yerini aldığı net bir eğilim görürüz.
ama federal hukuk bir eğilim belirledi.
Bu Endonezya gayri safi yurtiçi hâsılasının piyasa fiyatlarında IMF tarafından milyon rupiah seviyesindeki rakamlarla birlikte bir eğilim çizelgesidir.
Batıdaki Fransızca konuşan bölgelerde ve ülkenin diğer kısımlarındaki büyük kentlerde AB yanlısı bir eğilim olmasına karşın, halkın büyük bir kısmı bu eğilimi paylaşmaz.
Avusturyalı araştırmacı bir grup, Google arama motorunda bir'' gerçeklik arayüzü'' olarak kötüye bir eğilim gözlendiğini ileri sürmüştür.
genel olarak artan bir eğilim izlemiştir.
tacizler nedeniyle olumsuz bir eğilim gösterdi”, denildi.
Bunun ne olduğunu anlatmaya ve sizleri ikna etmeye çalışacağım:-- sadece 15 dakikada-- bunun ucuz bir fikir veya kısa dönemli bir eğilim olmayıp, sadece ne tükettiğimizi değil, aynı zamanda nasıl tükettiğimizi yeniden tanımlayan güçlü bir kültürel ve ekonomik güç olduğuna.
birden fazla ligant eklemek için az miktarda bir eğilim vardır.
Üstlerinle ilgili kolay düşünmek gibi bir eğilimin var.
Gümüş çalmaya talihsiz bir eğilimi olan… eski bir meslektaşımızdı kendisi.