Examples of using Bir yol yoktur in Turkish and their translations into English
{-}
-
Ecclesiastic
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar.
Yerçekimi o kadar kuvvetlidir ki Objelerin yerçekimimin etkisine kapılmadan daha fazla daha fazla yaklaşabilecekleri bir yol yoktur.
Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar.
Allah kimi saptırırsa, artık onun için çıkar bir yol yoktur.
Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.
Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.
işte onların aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur.
Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.
Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselere, işte onların aleyhine bir yol yoktur.
Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar.
işte onların aleyhine bir yol yoktur.
Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur( hakkını alır) sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar.
Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.
Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar.
Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.
Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar.
Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.
İyilik edenlerin aleyhine bir yol yoktur onlar kınanmazlar.