BIRAZDAN in English translation

soon
yakında
birazdan
çabuk
erken
hemen
kısa süre
yakın zamanda
kısa zamanda
will
olacak
eder
edecek
olur
gelecek
verecek
yakında
birazdan
olacak mı
hemen
will be
olacak
olacağım
olur
edilecek
olacağını
birazdan
olmayacak
çok
olacak mı
i̇şte
in a minute
bir dakika içinde
bir dakika
birazdan
an
shortly
kısa bir süre
hemen
birazdan
yakında
az sonra
will be right
birazdan
hemen
tam
geliyorum
haklı
tamam mı hemen
birazdan burada olur
tamam birazdan
doğru olacak
buralarda olacağım pekala
in a moment
birazdan
bir dakika içinde
anında
bir anlık
biraz sonra
bir anda
an
bir ana
bir saniye
right
değil mi
doğru
tamam
hemen
sağ
tam
aynen
peki
iyi
düzgün
momentarily
geçici olarak
birazdan
anlık olarak
bir an için
an
bir süreliğine
kısa süre sonra
presently
yakında
birazdan
hemen
şimdi
şu anda
şu an
halen
şu sıralar
an itibariyle

Examples of using Birazdan in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Senin birazdan hissedeceğinin yanında bu acı hiçbir şey.
Compared to what you are about to feel. This pain is nothing.
FBI dikkat et. Birazdan göreceğiz.
Watch out for the FBI. We will see in a minute.
Hizmetçi birazdan bize çay getirecek.
The girl will bring us some tea presently.
Seni birazdan öldüreceğim.
I will murder you momentarily.
Senin birazdan hissedeceğinin yanında bu acı hiçbir şey.
This pain is nothing compared to what you are about to feel.
Babam birazdan gelir, aşağıda bir kadınla konuşuyor.
Dad will be right up, he's talking with some woman downstairs.
Birazdan annen ve babanla uçağa bineceğiz.
Your parents are about to get on a plane with me.
Pekala. Birazdan.
All right, in a minute.
Müdür birazdan sizinle görüşecek.
The warden will see you presently.
Birazdan orada olurlar.
They should be there any minute.
Kendisi birazdan burada olacak.
He will be here momentarily.
Birazdan da fazla hatta. Mecazlar karışık geldiyse açıklayayım o zaman.
If metaphors are too complicated for you, let me explain it. All right.
Birazdan. Dinliyor musun?
Are you listening?
Birazdan dönerim işemem gerek. Aileye.
To family. I will be right back, gotta piss.
Ben ve Kent de birazdan… azgın amigo kızlara dönüşüp yiyişmeye başlayacağız.
And me and Kent are about to turn into two horny cheerleaders and start making out.
Watson birazdan sana katılacak.
Watson will join you presently.
Birazdan burada olurlar.
Should be here any minute.
Fawad, seninle birazdan üst katta buluşalım. -Anne, lütfen!
Fawad, habibi, I shall meet you upstairs momentarily. Mother, please!
Birazdan döneceğim. Benim günlerim sensiz huzursuz.
My days are restless without you I will be right back.
Birazdan dönerim. Bu elektrikli bir araba.
This is an electric car. I will be right back.
Results: 5243, Time: 0.0799

Top dictionary queries

Turkish - English