BU BIR LANET in English translation

• it's a curse
• it is a curse

Examples of using Bu bir lanet in Turkish and their translations into English

Yüzyıllardır beni takip eden, Bu bir lanet.
It's a curse that's followed me for centuries.

Ne dediğimi bilmiyorum ama bu bir lanet.
I don't know what it all means but this is a curse.

Bu Tanrı vergisi değil… bu bir lanet. Hepinize çocuğum gibi bakıyorum.
I take care of each of you as if you were my children. It's a curse.

bu yüzden onları düzeltmek istedim. Bu bir lanet çünkü bir kere bunları görürseniz sadece onları görürsünüz.
I wanted to cure it, and it is a curse, because when you see these things, you see nothing more.

Utanç değil bu, bir lanet.
It's not a shame, it's a curse.

Belki de bu bir lanettir. Günler?
Perhaps it's a curse. Days?

Oh, ve bu bir lanettir.
Oh, and it's a curse.

Günler? Belki de bu bir lanettir.
Perhaps it's a curse. Days?

Çünkü bu bir lanettir.
Because it's such a curse.

Eğer biri hastalıktan ölürse, o halde bu bir lanettir ve bu yüzden yardım etmeye çalışmazlar, çünkü bir laneti iyileştiremezsin.
If someone dies from a disease,… then it's a curse and they don't try to help,…~ because you can't heal a curse.

Hayır, değil. Dürüst olmak gerekirse, bunun bir lanet olduğunu düşünüyorum?
No, I think it's a curse, to be honest. But don't you think we have been given a gift?

Önceleri bunun bir lanet olduğunu düşünmüştüm ama Tıp Fakültesine gidince…
At first, I thought it was a curse, it was kind of a respite from talking to patients.

Aslında bu bir lanet.
It's a curse, really.

Bu bir lanet değil.
This is not a curse.

Aslında bu bir lanet.
It's actually a curse.

Bu bir lanet olabilir.
It could be a curse.

Bu bir lanet değil.
It is not a curse.

Bu bir lanet değil.
That's no curse.

Bu bir lanet diyorum.
It's a curse, I tell you.

Aslında bu bir lanet.
It's a curse, actually.