BULMAK ZORUNDA in English translation

have to find
bulmak zorunda
bulmam gerek
bulmamız lazım
bulmalıyım
bulmalıyız
must find
bulmalıyım
bulmalıyız
bulmak zorunda
bulmamız lazım
bulmalısın
bulmam gerek
bulması gerektiğine
buluyor olmalı
i had to get
lazım
gerek
gerekiyor
var
almak zorundayım
almam gerek
gitmek zorundayım
gitmem gerek
götürmek zorundayım
ulaşmak zorundayım
has to find
bulmak zorunda
bulmam gerek
bulmamız lazım
bulmalıyım
bulmalıyız
had to find
bulmak zorunda
bulmam gerek
bulmamız lazım
bulmalıyım
bulmalıyız
having to find
bulmak zorunda
bulmam gerek
bulmamız lazım
bulmalıyım
bulmalıyız
i'm gonna have to figure
had to track
izlemek zorunda

Examples of using Bulmak zorunda in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Cangıldaki rekabette hayatta kalmak için her hayvan kendi yolunu bulmak zorunda.
Of the jungle. Each animal must find its own way of surviving the competition.
O, tatilde hastalandı ve bir doktor bulmak zorunda kaldı.
She was taken ill on holiday and had to find a doctor.
Beyaz, siyahın bölgesinde bir şeyler bulmak zorunda.
White has to find something inside black's territory.
Çiftleştikten sonra dişi mavi Alcon kantaron otu bulmak zorunda.
Once they have mated the female Aicon blue must find a gentian plant.
Greenpeace isteksiz olan röportaj için Ben farklı bir yol bulmak zorunda cevaplar için.
With Greenpeace unwilling to be interviewed I had to find a different avenue for answers.
Kooperatif bize kadın bulmak zorunda.
The Co-operative has to find women for us.
Mamacita buraya gelmemiz için taksi bulmak zorunda kaldı!
Mamacita had to find- a phone and call a city cab!
Tom başka bir yol bulmak zorunda kaldı.
Tom had to find another way.
Babamın kuzenleri, beni yetiştirecek insanlar bulmak zorunda kalmış.
My father's cousins had to find people to raise me.
Ve babamın kuzenleri beni büyütecek birilerini bulmak zorunda kalmışlar.
And my father's cousins had to find people to raise me.
Ben bir gönül macerasından doğmuşum… ve babamın kuzenleri beni büyütecek birilerini bulmak zorunda kalmışlar.
And my father's cousins had to find people to raise me.
Önce bizi bulmak zorunda o zaman.
Well, she will have to find us first.
Ev bulmak zorunda kalacağımi okul
I'm gonna have to find a house and find a school
Başka birini bulmak zorunda kalacaksın.
You're going to have to find someone else.
Kurtları bulmak zorunda.
He has to find his wolves!
Piperı kendim bulmak zorunda kalacağım.
Guess I will have to find Piper myself.
Başka birini bulmak zorunda kalacaksın.
You will have to find someone else.
Kocan için bir cariye bulmak zorunda kalman çok yazık.
It is so pitiful you had to find a concubine for your husband.
Kupayı bulmak zorunda.
She has to find the Cup.
bulmak zorunda.
He must find a mate.
Results: 323, Time: 0.0499

Bulmak zorunda in different Languages

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English