Examples of using Bulmak zorundalar in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Birkaç hafta içinde yoğun kar yağışı gelmeden önce yiyecek ve sığınak bulmak zorundalar.
çıkıp gitme imkânı da bulunmayan böyle bir yerde… birlikte yaşamanın bir yolunu bulmak zorundalar.
Şimdi Ganymede. Dünya ve Mars birbirlerini savaşın eşiğine getirdikleri için… şimdi barışa gidecek bir yol bulmak zorundalar.
Şimdi Ganymede. Dünya ve Mars birbirlerini savaşın eşiğine getirdikleri için… şimdi barışa gidecek bir yol bulmak zorundalar.
Şimdi Ganymede. Dünya ve Mars birbirlerini savaşın eşiğine getirdikleri için… şimdi barışa gidecek bir yol bulmak zorundalar.
Şimdi Ganymede. Dünya ve Mars birbirlerini savaşın eşiğine getirdikleri için… şimdi barışa gidecek bir yol bulmak zorundalar.
Şimdi, bütün garipliklere rağmen hayatta kaldıktan sonra,… kahramanlarımız eve gitmenin ve Ayrılıkçı kodunu kırarak, bir düşman saldırısını durdurmak için şifreleme modülünü eve götürmenin bir yolunu bulmak zorundalar.
Kahramanlarımız eve gitmenin… ve Ayrılıkçı kodunu kırarak, bir düşman saldırısını durdurmak için… şifreleme modülünü eve götürmenin bir yolunu bulmak zorundalar. Şimdi,
Şimdi, bütün garipliklere rağmen hayatta kaldıktan sonra,… kahramanlarımız eve gitmenin… ve Ayrılıkçı kodunu kırarak, bir düşman saldırısını durdurmak için… şifreleme modülünü eve götürmenin bir yolunu bulmak zorundalar.
Şimdi, bütün garipliklere rağmen hayatta kaldıktan sonra,… kahramanlarımız eve gitmenin… ve Ayrılıkçı kodunu kırarak, bir düşman saldırısını durdurmak için… şifreleme modülünü eve götürmenin bir yolunu bulmak zorundalar.
Şimdi, bütün garipliklere rağmen hayatta kaldıktan sonra,… kahramanlarımız eve gitmenin… ve Ayrılıkçı kodunu kırarak, bir düşman saldırısını durdurmak için… şifreleme modülünü eve götürmenin bir yolunu bulmak zorundalar.
Şimdi, bütün garipliklere rağmen hayatta kaldıktan sonra,… kahramanlarımız eve gitmenin… ve Ayrılıkçı kodunu kırarak, bir düşman saldırısını durdurmak için… şifreleme modülünü eve götürmenin bir yolunu bulmak zorundalar.
Savaş sırasında bulmak zordu ama artık Havanadan geliyor.
Onu bulmak zorundayız!
İyi eleman bulmak zor, öyle değil mi?
Bilet bulmak zor oluyor da.
Bildiğim Davidi bulmak zorunda olduğumdu.
Filmi bulmak zorunda kaldım ama harika çalışıyor.
İçimden bir ses onu bulmak zor olacak diyor, Hetty.
Mermilerini bulmak zordur.