CINAYET in English translation

murder
cinayet
öldürmek
katil
öldürüldüğü
homicide
cinayet
crime
suç
cinayet
olay
kriminal
suçla
kill
öldürmek
öldürün
gebert
killing
öldürmek
öldürün
gebert
murders
cinayet
öldürmek
katil
öldürüldüğü
homicides
cinayet
murdered
cinayet
öldürmek
katil
öldürüldüğü
murdering
cinayet
öldürmek
katil
öldürüldüğü

Examples of using Cinayet in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ufak ama nasılsa onu parçalarına ayıracağım. Cinayet odasına uygun.
A fitting kill room… Small, but i will be cutting him down to size.
Ve hepimiz geniş bir kenetlenmenin, cinayet makinesinin parçasıyız.
And we have all been part of a vast interlocking, murdering machine.
Cinayet planın bir parçası değildi.
MURDER WAS NEVER PART OF THE PLAN.
Evet. Cinayet haberi Jon.
YES. I have GOT MURDER, JON.
Birinci dereceden cinayet, Hüküm 34 yıl,
MURDER IN THE FIRST DEGREE;
Birinci dereceden cinayet, saldırı, Hüküm, müebbet.
MURDER IN THE FIRST DEGREE, LIFE;
Birinci dereceden cinayet suçlamasıyla karşı karşıya kalacaksınız.
YOU will BE FACING FIRST-DEGREE MURDER.
Thomas McAllister cinayet, bağlantılı olarak.
IN CONNECTION TO THE MURDER OF THOMAS McALLISTER.
Kamyon Şoförü Cinayet Davasından Aranıyor.
TRUCK DRIVER SOUGHT IN MURDER CASE.
Bunu cinayet işlemeden önce düşünecektin.
YOU SHOULD HAVE THOUGHT OF THAT BEFORE YOU COMMITTED MURDER.
Kirunadaki Vahşi Cinayet Nefret Suçu Olabilir.
BRUTAL MURDER IN KIRUNA. MAYBE A HATE CRIME.
Ömür boyu cinayet.
LIFETIME MURDER.
Mahkûmiyet Tarihi: 9 Eylül 65, Birinci dereceden cinayet.
CONVICTED SEPTEMBER 9th,'65, MURDER IN THE FIRST DEGREE.
Mahkûmiyet Tarihi: 2 Mayıs 93, birinci dereceden cinayet.
CONVICTED MAY 2nd,'93, MURDER IN THE FIRST DEGREE.
Gelecek sefere cinayet var dediğinizde maktul görsem iyi olur.
The next time you say there's been a killing, I would better see a stiff.
Fiziksel olarak yorucu şeyler. Cinayet, sırlar, polisten kurtulma.
It's physically Exhausting- the killing, the secrets, Evading the police.
Bunun peşine cinayet vakası gibi düşeceğiz.
We're gonna go after this like it's a murder case.
Bu sonsuz intikam ve cinayet döngüsü asla sona ermeyecek!
This endless loop of revenge and killing will never end!
Sharona, burası cinayet mahalli, lise mezuniyet balosu değil.
Sharona, this is a murder scene, not a high school prom.
Luke eve yemek getiriyor ama onu yemeğe vakti olmuyor, çünkü cinayet başlıyor.
Luke brings home lunch but doesn't get to eat because the killing has started.
Results: 24986, Time: 0.028

Top dictionary queries

Turkish - English