DE SEN in English translation

• you
• and you're
• thou
• and you can
• and so you

Examples of using De sen in Turkish and their translations into English

Bizim ayakkabı yiyiciye de sen bak bir gün.
Maybe you can dogsit for the shoe-eater one day.

Gerçekten de sen kendi kendini mi kandırıyorsun?
Are you really that self-deluded?

Bir tane de sen alabilirdin, kartlarını doğru oynarsan.
You might get one, too if you play your cards right.

İyi de sen nesin?
Well, what are you?

Müşteriye de sen söyleyeceksin.
So you're going to tell the client.

Kardeşin de sen de tembelsiniz.
You and your brother are lazy.

Şimdi de sen öleceksin.
Now it's you.

Sebebinin de sen olduğunu söyledim.
And that you were the reason.

Sen… Sen de Sen, Diğeri.
You… you too You, the next one.

Rabbin sana verecek de sen hoşnut olacaksın!
Thy Lord shall give thee, and thou shalt be satisfied!

Geçen sefer de sen almıştın.
Last time you also took it.

Şimdi de sen.
Now you're.

Şimdi de sen titriyorsun.
You're the one who's shaking now.

Şimdi de sen şunu anla.
Now you should understand.

Şimdi de sen güneşimi kesiyorsun.
Now you're in my sun.

Dün de sen girmiştin.
You had it yesterday.

Şimdi de sen benim sevdiğim Rama benziyorsun.
Now you also look like the Ram I fell in love with.

İçgüdüme güvendim hem de sen onun bir risk olduğunu söylemene rağmen.
I trusted my gut, even though you said she was a risk.

Düşene bir tekme de sen vurduğun için kendinden utanmalısın.
You should be ashamed of yourself, kicking a family when it's down like that.

Bazen de sen duştayken.
Sometimes you're in the shower.