EĞIP in English translation

down and
aşağı ve
indir ve
indirin ve
eğ ve
otur ve
düşüp
bırakın ve
düştü ve
eğil ve
yere ve
bend
viraj
kırın
bük
eğil
esnetmek
kıvrımı
eğilin
dönemecinde
sıkın
we bowed our
humbled
mütevazı
mütevazi
alçakgönüllü
naçizane
basit
sıradan
alçak gönüllü
aciz
tevazuyla
saygılı

Examples of using Eğip in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
O zaman güzel olacaksın. Ama pelvik kemiğini öne çıkarırsan, ve biraz sola eğip düşük ışık ayarında çekersen.
And bend to the left slightly in a low-light setting… But if you pull your pelvic bone up, then you will be beautiful.
Hatırlıyorum da, başkan suikasta uğradığında başlarımızı eğip yas tutmuştuk ama yine de hayata devam ettik.
I remember after the president was assassinated, we bowed our heads, we mourned we went on.
O zaman güzel olacaksın. Ama pelvik kemiğini öne çıkarırsan, ve biraz sola eğip düşük ışık ayarında çekersen.
And bend to the left slightly in a low-light setting… then you will be beautiful. But if you pull your pelvic bone up.
gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar.
We could send down to them from the sky a sign for which their necks would remain humbled.
Vikingler Hıristiyanları kaburgalarını kırıp,… onları geriye eğip kanatları andırması için akciğerleri üzerilerinde asılı… kalacak şekilde idam ederlermiş.
To resemble wings. bending them back and draping the lungs over them Vikings used to execute Christians by breaking their ribs.
Vikingler Hıristiyanları kaburgalarını kırıp, onları geriye eğip kanatları andırması için akciğerleri üzerilerinde asılı kalacak şekilde idam ederlermiş.
Vikings used to execute christians by breaking their ribs, bending them back, and draping the lungs over them to resemble wings.
Şapkamı eğip,'' Seni tanımak güzeldi,
Tip my hat and say,"It was nice knowing you,
Bakın, kafanızı eğip gözlerinizi serbest bırakırsanız büzüşmüş bir patatese benziyor.
If you tilt your head to the left and relax your eyes it kind of looks like an old potato.
Bence hepimiz başımızı eğip gözlerimizi kapatmalı
More than anything, her silence. Let's bow our heads and close our eyes,
Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu( bu okur göründüklerini)
And there is a sect among them who twist their tongues with the Book,
Bir süre sonra sadece başımı eğip… Sweeneynin gönderdiği… kitapları okumaya başladım.
But after a while I just put my head down… read the stuff that Sweeney sent me, and I kept to myself.
Birimizin bedenini beklenmedik şekillerde eğip bükerek… tellerin arasından geçmesi gerekecek.
To squeeze through these trip wires, Trip wires. This is gonna require one of us maneuvering our bodies in unexpected ways.
Birimizin bedenini beklenmedik şekillerde eğip bükerek… tellerin arasından geçmesi gerekecek.
Maneuvering our bodies in unexpected ways. This is gonna require one of us to squeeze through these trip wires, Trip wires.
Dizlerini eğip intiharı gerçekleştirmiş.
And commits suicide.
Başımı öne eğip ağlıyorum.
I hang my head and cry.
Başını öne eğip yalvar.
So just nod and beg.
Sadece başınızı eğip sakince ilerleyin.
Just keep your eyes down and move calmly.
Boynumuzu eğip huzur dilenmeler bitti.
We're done bowing our heads, begging for peace.
Bir süre sonra sadece başımı eğip.
After awhile, I just put my head down.
Hiçbir zaman baskıya boyun eğip evlenme.
Never buckle to pressure and get married.
Results: 492, Time: 0.0425

Top dictionary queries

Turkish - English