Examples of using Emrime in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu emrime uyacaksın. -Yoksa ne?
Gelin bana uyun ve emrime itaat edin'' demişti.
Emrime itaat et ve Trol Avcısını öldür!
Emrime itaat etmiyor musunuz?
Öyleyse neden emrime uyup Alamoyu terk etmediler?
Beni izleyin ve emrime uyun,'' diye onları önceden uyarmıştı.
Beni izleyin ve emrime uyun,'' diye onları önceden uyarmıştı.
Benim emrime karşı mı geldin?
Emrime uymak için 10 saniyen var.
Benim emrime karşı mı geldin?'' dedi.
Emrime uymama cüreti gösteren herkesi öldürün! Emredersiniz!
Emrime itaat ederler. Askerlerim korkusuzdur.
Emrime uymamaya niyetli olduğunu mu söylüyorsun?
Emrime itaat ediyorsun.
Eh yönetici benim emrime nasıl başkaldırabilirsin, ve benim oğluma parayı verebilirsin?
Bana uyun, emrime itaat edin'' demişti.
Neden benim yolumu takip etmedin, benim emrime karşı mı geldin?
Artık bana uyun, emrime itaat edin!
Yükleme sırasında Filistin idari personelini emrime vermesini emredebilir misiniz?
Şu halde bana uyunuz ve emrime itaat ediniz.