Examples of using Orders in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Orders were given.
Mr. Owen's orders were what exactly?
I give orders to the cook for the day, and discuss things with the gardener.
The pasha orders.
Paşa ol paşa, paşa emreder.Look, we're supposed to be taking dinner orders.
Captain's orders. Captain's orders to stay by the beach!
Kaptanın emri bu. Kaptan sahilde kalmanızı emrediyor!What? His Majesty orders you to go to the Royal Court early tomorrow morning.
Doctor's orders, actually.
Doktor talimatı aslında.Orders from the vizier.
Talimatlar Vezirden geldi.Nanine some orders. I'm sorry. I was just giving.
Naninee talimat veriyordum. Kusura bakma.To suppress pain, the brain orders the release of endorphins.
Acıyı bastırmak için beynimiz endorfin salgılanmasını emreder.Okay. Since there are two pasta orders, let's do them together.
Peki.- İki tane makarna siparişi var, birlikte halledelim.Even if you kill Dracula… Rome orders you to destroy Frankenstein as well.
Bir şekilde Drakulayı öldürebilsen bile Roma Frankensteinı da öldürmeni emrediyor.Doctor's orders, Red.
Doktor talimatı, Kızıl.Got the orders right here.
Talimatlar burada yazıyor.You don't give orders, you follow them.
Talimat veremez, onlara uyarsınız.Nimrod therefore orders the killing of all newborn babies.
İlletyus, bunun üzerine Nacarlardan yeni doğan tüm çocukların öldürülmesini emreder.Ten more orders of Buddha's Temptation and bird's nest!
Buddha spesyali ve kuş yuvası siparişi daha geldi!Rome orders you to destroy Frankenstein as well. Even if you kill Dracula.
Bir şekilde Drakulayı öldürebilsen bile Roma Frankensteinı da öldürmeni emrediyor.Those were orders, from the very top.
Talimatlar çok yukardan gelmişti.
