EMIR in English translation

order
sipariş
emir
tarikat
düzeni
sırayla
düzenini
emret
ısmarla
command
komut
emir
merkez
kumanda
emrediyorum
buyruğu
kumandayı
warrant
emir
yetki
izni
izin
fermanını
amir
emir
commandment
emir
buyruğu
ayetlerine
decree
kararname
emir
kararı
hükmünü
takdiridir
ferman
karar
ilamı
directive
talimat
yönerge
emir
direktif
instruction
talimat
eğitim
komut
emir
bilgi
yönerge
bir direktifle
orders
sipariş
emir
tarikat
düzeni
sırayla
düzenini
emret
ısmarla
commandments
emir
buyruğu
ayetlerine
instructions
talimat
eğitim
komut
emir
bilgi
yönerge
bir direktifle
ordered
sipariş
emir
tarikat
düzeni
sırayla
düzenini
emret
ısmarla
commands
komut
emir
merkez
kumanda
emrediyorum
buyruğu
kumandayı
commanding
komut
emir
merkez
kumanda
emrediyorum
buyruğu
kumandayı
ordering
sipariş
emir
tarikat
düzeni
sırayla
düzenini
emret
ısmarla
commanded
komut
emir
merkez
kumanda
emrediyorum
buyruğu
kumandayı

Examples of using Emir in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Mustafa Bayram, adamlarına emir verdi ve Hayreddin el-Rumi yakalanıp öldürüldü.
Mustafa Bayram ordered his men to hunt down and kill al-Rumi.
Ben Emir 4ün ne olduğunu biliyorum.
I know what Directive Four is.
İki numaralı emir:'' Güneş için yapabileceğim hiçbir şey yok.
Commandment number two:"There's nothing I can do about the sun.
O zaman Bay Emir, neden kaçtınız?
Then, Mr. Amir, why did you run away?
Emir bekliyoruz patron.
Continue reconnaissance and await instructions.
Yanikatımızdan( verilen her) emir.
A decree from Us.
Nasıl? Eminim henüz bir emir almamışlardır?
I'm sure they haven't got a warrant yet. How?
Sana emir verildi! Zorunda mı?
You're not supposed to, you have been ordered to?
Tüm hayatını yaşlı adamlardan emir alarak geçirmek zorunda değilsin.
You don't need to live your whole life taking commands from old men.
Emir 4e karşı gelinemez.
Directive Four cannot be ignored.
Her yasa, her emir altüst edildi, anlamıyor musun?
Don't you see that every law, every commandment was turned upside down?
Oğlun Emir gelinini kırbaçlamana ne derdi acaba? Çok üzücü.
And you think your son Amir would approve of you whipping Jada? Very tragic.
Bir uşağa bana bunu ulaştırması için kesin emir vermiş.
She gave a footman strict instructions to deliver this to me.
Böylece son bulur bu emir.
Thus ends this decree.
Sizle avukatım ya da emir olmadan konuşmayacağım.
I'm not talking to you without a lawyer. Or a warrant.
Ama Babamdan emir var ve bir tane'' veremez.
But my Father has ordered me not to give it to anyone.
Kendi fikirleri yok, emir almıyorlar, girişken değiller.
Don't think for themselves, take commands, have no initiative.
Sana bir tek emir verdim, Bosch. Bir tane.
I gave you one directive, Bosch.
Emir Katilinin işlediği cinayetleri? Birden çok cinayeti?
Ten Commandment killings? Multiple murders?
Emir, buraya gel.
Amir, come here.
Results: 5722, Time: 0.0346

Top dictionary queries

Turkish - English