ORDERED in Turkish translation

• emretti
• sipariş etti
• emri
• ısmarladı
• düzenli
• sipariş verdim
• emrini
• sipariş ettim
• emir
• emrettim
• emretmiş
• sipariş etmiştim
• emredildi
• sipariş etmiş
• ısmarladım
• emriyle
• sipariş verdi
• ısmarlamıştım

Examples of using Ordered in English and their translations into Turkish

I ordered it specially.
Onu özel sipariş verdim.

Who ordered the double cheese and sausage?
Çifte peynir ve sosisli pizzayı kim ısmarladı?

But my Father has ordered me not to give it to anyone.
Ama Babamdan emir var ve bir tane'' veremez.

Mmm. Hey, I went ahead and ordered those 4,000 penis mugs for you.
Tane sipariş ettim. Hey, sana o penis kupalarından 4.

I ordered the change in flight plan.
Uçuş planında değişikliği ben emrettim.

And ordered his body to be burned. He poisoned his family.
Ailesini potasyum siyanid ile zehirleyip… kendi bedeninin benzine bulanmasını ve… yakılmasını emretmiş.

But I ordered a moment ago.
Ama… Ama ben az önce sipariş verdim.

My psychologist once ordered me to eat in a restaurant.
Psikologum bir keresinde restoranda bana yemek ısmarladı.

Is there any evidence that Bass Shepherd ordered or coerced the suicide?
İntihar için Bass Shepherdin emir veya zorlamasına dair bir kanıt var mı?

I ordered you a macchiato, but it's probably cold by now.
Sana macchiato sipariş etmiştim ama şimdiye soğumuştur.

Hey, I went ahead and ordered those 4,000 penis mugs for you.
Tane sipariş ettim. Hey, sana o penis kupalarından 4.

I ordered Carmen killed.
Carmenin öldürülmesini ben emrettim.

Her own father ordered her stoned to death, is that right?
Öz babası kızının ölümüne taşlanmasını emretmiş, doğru mu?

Thanks, I already ordered.
Teşekkürler. Ben sipariş verdim zaten.

Who ordered pizza?
Pizzayı kim ısmarladı?

Enjoy your big American breakfast. I ordered.
Ben sipariş etmiştim. Büyük Amerikan kahvaltısının tadını çıkar.

I just ordered a coffee, because I was not hungry.
Ben sadece bir kahve sipariş ettim, çünkü aç değildim.

Father, I ordered them to get married. Shi.
Baba, onların evlenmesini ben emrettim. Shi.

Finally he was brought to trial and the king ordered him imprisoned.
Sonunda, duruşmaya çıkarılmış; kral hapsedilmesini emretmiş.

I took the liberty, ordered for us both.
İmtiyazı ele aldım, ikimiz adına sipariş verdim.