GÖZALTINA in English translation

into custody
gözaltına
göz altına
tutuklamaya
nezarete
gözetim altına
koruma altına
detained
alıkoymak
gözaltına
gözaltına almak
tutukladı
göz altına alın
tutuklarsak
arrest
tutuklamak
tutuklanması
hapsi
tutuklayacak mısın
detention
gözaltı
ceza
tutuklu
gözetim
tutuklama
alıkoyma
tevkif
alıkonma
ıslahevi
okulda kalma cezası
detain
alıkoymak
gözaltına
gözaltına almak
tutukladı
göz altına alın
tutuklarsak
has
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
probation
gözetim
gözaltı
deneme
şartlı tahliye
göz hapsi
denetimli serbestlik
göz altında
ceza

Examples of using Gözaltına in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Seni, yani suikastçıyı gözaltına alarak krallıkla ilgileniyorum.
I'm simply taking care of the kingdom by detaining you, the assassin.
Gözaltına alınıp sorgulanmanın her dakikasına değdi.
It was worth every minute I was detained and questioned.
Gözaltına alınamamı kabul etmemi mi istiyorsun?
You want to admit me for observation?
Onu gözaltına geri götürün.
Take him back to Holding.
Charlie Bloomu gözaltına aldınız mı?
You got surveillance on Charlie Bloom?
Gözaltına mı alıyorsun beni?
You have got me under surveillance?
Sizi gözaltına alıyorlar.
They're placing you under arrest.
Şüphelilerin beşi gözaltına alınırken, ikisi halen yurtdışında bulunuyor.
Five are currently under arrest while the other two are abroad.
Juneau Polisi, Braxtonu gözaltına alamadı ama kimliğini teşhis etti.
Juneau P.D. was unable to apprehend Braxton, but he was positively ID'd.
Beni gözaltına alabileceğiniz bir şey yoksa gideceğim.
If you can't charge me with anything, I'm going to leave.
Üniversitenin seni gözaltına aldığını duydum.
I heard your university board has you on probation.
Sizi korumalı gözaltına almak istiyoruz, Bay Rookwood.
Protective custody, Mr. Rookwood. All right. We would like to take you into.
Harryyi gözaltına almamın tek şansı bu.
It's the only chance I have of getting Harry out of custody.
İstihbarat, onu gözaltına alacak kadar delile sahip olduğunu düşünüyor.
Our intelligence agency seems to think they have got enough to detain him.
Onu gözaltına alın.
Take him to holding.
Bir bireyi gözaltına alıp ardından delil toplamak normaldir.
It's perfectly normal to detain an individual and then gather evidence.
Adamı gözaltına aldık.- Güzel, güzel.
Good, good. Well, we got the guy in custody.
Beni gözaltına al, her şeyi açıklayacağım.
Take me in, I will explain everything.
Merkez, şüpheliyi gözaltına aldık. Tamam.
All right. Dispatch, we have got the suspect in custody.
Kocayı gözaltına alıyoruz. Blue?
We're arresting the husband. Blue?
Results: 514, Time: 0.0472

Top dictionary queries

Turkish - English