GELECEK in English translation

next
gelecek
ertesi
yan
yanında
diğer
öbür
öteki
bir sonraki
önümüzdeki
sıradaki
future
gelecek
müstakbel
ileride
will come
gelecek
gelir
gelip
geliyorum
dönecek
çıkacak
gelin
yakında
çıkmaz
gelmeyecek
will
olacak
eder
edecek
olur
gelecek
verecek
yakında
birazdan
olacak mı
hemen
gonna
olacak
verecek
gelecek
olacağını
edecek
olacağım
olacağız
çıkacak
şey
iyi
will arrive
gelecek
varacak
gelir
ulaşacak
burada olacak
geldiğinde
geliyor
varmış olacak
gonna come
gelecek
gelip
geliyor
dönecek
gelmeyecek
gelir
çıkacak
içeri
geliyor musun
coming
geldiğin
geliyor
gelecek
gelen
geliyor musun
gelip
yaklaşıyor
gelirken

Examples of using Gelecek in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Yarın tekne gelecek.
The boat's coming in tomorrow.
Doktor, Altos seninle gelecek derken ne kastettin?
Doctor, what did you mean, Altos is going with you?
Bu kulağa garip gelecek ama sanırım Emilyi gördüm.
This is going to sound strange but I think I saw Emily.
Biliyorum, saçma gelecek ama seni tanıyor gibiyim.
I know this is going to sound crazy, but I feel like I know you.
Bu kulağa çılgınca gelecek ama canavarlar, Madisonu istila etti.
This is going to sound insane, but monsters have invaded Madison.
Bir gün o sana gelecek ve'' Onu seviyorum.
One day she's gonna come to you and say"I love him.
Pekala, çılgınca gelecek ama bence onlar.
Okay. This is going to sound crazy, but I think they were,.
Asa benimle gelecek, siz burada bekleyin.
Asa will go with me. The rest of you wait here.
Geri gelecek. Burası onu bir dahaki bayramda bulacağımız yer.
She will be back. Here's where we will find her on the next holiday.
Ambulans gelecek ve ona yardim edecekler.
The ambulance is gonna come, and they're gonna help him out.
Söyleyeceklerim çılgınca gelecek ama Jade Wilson… Aslında Slade.
This is going to sound crazy, but Jade Wilson… Is actually Slade.
Söyleyeceklerim çılgınca gelecek ama Jade Wilson… Aslında Slade.
Is actually Slade. This is going to sound crazy, but Jade Wilson.
Gelecek Abu Dabide.- Emirlik kardeşime tüm saygılarımla.
With all respect to my Emirate brother… Abu Dhabi is the future.
Evet, gelecek. O yüzden eve gidiyorum.
Yeah, she's coming. That's why I'm going home.
Sence geri gelecek mi? Elbette?
Of course. Do you think he's coming back?
Eve gelecek. -Delice anne.
He's gonna come home. That's crazy, Mom.
Belki gelecek sefer, oraya seni gönderir.
Well maybe he will send you out there ne_ time.
Bugün seni görmeye gelecek ve kendine bir iyilik yapmanı istiyorum.
She's coming to see you today, and I want you to do yourself a favor.
Gelecek robotlarda. Her
Robots are the future. Anyway,
Gelecek robotlarda. Her neyse, gitmemiz lazım.
Anyway, we got to go. Robots are the future.
Results: 34009, Time: 0.0507

Top dictionary queries

Turkish - English