GELECEKLERI in English translation

future
gelecek
müstakbel
ileride
come
gelin
hadi
gelir
gelip
haydi
gelen
cevap
gelecek
gel
çıktı
will
olacak
eder
edecek
olur
gelecek
verecek
yakında
birazdan
olacak mı
hemen
gonna
olacak
verecek
gelecek
olacağını
edecek
olacağım
olacağız
çıkacak
şey
iyi
futures
gelecek
müstakbel
ileride

Examples of using Gelecekleri in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Başına gelecekleri önceden bilemezsin, değil mi?
You never know what's going to happen, do you?
Kosovalı Arnavutlar gelecekleri konusunda ihtiyatlı iyimserler.
Kosovo Albanians cautiously optimistic about the future.
Tek bildiğimiz, arabalarla gelecekleri muhtemelen eş ve çocuklarıyla. Üstelik silahlılar.
All we know is they will come by car, most likely with wives and kids.
Çalışanlarıma yarın gelecekleri bir işleri olduğunu söyleyebilir miyim?
Can I tell my employees they have a job to come back to tomorrow?
Ne zaman gelecekleri çok önemli.
When they come is important.
Başınıza gelecekleri hak ediyorsunuz!
Every one of you deserves what's coming!
Gelecekleri zamanı ben seçeceğim.
I choose when they come.
Bize gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler!
How well they will hear and see on the day they come to Us!
Arthur başına gelecekleri hiç bilmiyorsun.
Arthur… you have no idea what's coming for you.
Başına gelecekleri biliyor musunuz?
You know what's going to happen to her?
Belki bugün başına gelecekleri engelleyecek kadar iyi değil.
Maybe not good enough to handle what's coming today.
Bize gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler.
Listen to them and watch for them the Day they come to Us.
Onların gelecekleri olduğuna inanmalarını istiyoruz.
We want them to believe that they have a future.
Gelecekleri şüpheli.- Ya Horkheimer kitabı?
The future seems compromised. And the Horkheimer book?
Susun. Herkesle gelecekleri hakkında konuşmak zorundayız.
Shut up. We have to discuss everybody's future.
Herkesle gelecekleri hakkında konuşmak zorundayız.
We have to discuss everybody's future.
Gelecekleri var Umutları ve hayalleri var.
They have a future. They have hopes and dreams.
Amberlenin başına gelecekleri biliyordu ama bunu bizden gizledi.
He knew what would happen to her and he kept it from all of us.
Gelecekleri var Umutları ve hayalleri var.
They have hopes and dreams, They have a future.
Baslarina gelecekleri hak ediyorlar.
They deserve what they have coming to them.
Results: 230, Time: 0.0319

Top dictionary queries

Turkish - English