Examples of using Gerektiren in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu denli gizliliği gerektiren nedir?
Sürekli kullanılan ve sürekli tamir gerektiren şeyler.
Bayan Manning, sizi uyarmalıyım, kundaklama ceza gerektiren bir suçtur.
Seni, ağlamak için bir omuz gerektiren, bu kadar üzen ne?
Üzgün olmanı gerektiren bir şey yok.
Ölmemi gerektiren bir günah değildi.
Büyük bir cesaret gerektiren bir fikir.
Endokrin bozuklukların çoğu yaşam boyu bakım gerektiren kronik hastalıklardır.
Sıkı çalışma gerektiren, iyi bir iş.
Güvertede tamir gerektiren bir şey yoktu. Demek buradasın.
Özür dilemeni gerektiren bir şey yok.
Gitmemi gerektiren bir neden var.
Dedektif, bu en iyinin en iyisini gerektiren bir durum.
Çünkü çoğu zaman bu şeyler vakit gerektiren.
Güvertede tamir gerektiren bir şey yoktu. Demek buradasın.
Bale zarafet ve hassasiyet gerektiren klasik bir dans şeklidir.
Ancak özür dilemeyi gerektiren bir şey yaptığına inanıyorsan.
Doktor, kaygılanmamı gerektiren bir şekilde seni kızdırıyor mu?
Dedektif, bu en iyinin en iyisini gerektiren bir durum.
Belki, fakat senin endişelenmeni gerektiren türden bir tehlike değil.