HALEN in English translation

still
hâlâ
yine de
hâlen
currently
şimdilerde
hâlen
hâlihazırda
şu anda
şu an
günümüzde
an itibariyle
şu sıralar
halen
halenın
haleni
hallena benzediğin için
halendan
halena
remains
kalın
kalır
kalacak
devam
kalıyor
kalıp
kaldı
hala
kalan
kalanlardan
presently
yakında
birazdan
hemen
şimdi
şu anda
şu an
halen
şu sıralar
an itibariyle
remain
kalın
kalır
kalacak
devam
kalıyor
kalıp
kaldı
hala
kalan
kalanlardan
remained
kalın
kalır
kalacak
devam
kalıyor
kalıp
kaldı
hala
kalan
kalanlardan

Examples of using Halen in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Saldıran kişi halen kampüste olabilir.
The person who attacked her may still be on the campus.
Halen inkar içindeyim.
I'm still in denial.
Johnsonun ofisinden halen cevap gelmedi.
There's still no answer at Johnson's office.
Ben halen lisedeyim tamam mı?
I'm still in high school, okay?
Sanırım halen bisikletin üzerinde.
I think it's still on the bike.
Ve halen sahibi toptan şarap distribütörlük.
And he currently owns a wholesale wine distributorship in L. A.
Amerika halen aralıksız devam eden bir travmaya maruz.
America is in an unremitting state of trauma.
Halen Londrada yaşamaktadır.
He still lives in London.
Arnavutluk medyası halen geçiş döneminde.
Albania's media is still in a transitional period.
Halen kendi kendime bunun inkarı içindeyim.
I'm currently in deep denial that that's happening.
Diğerleri. halen devam etmektedir henüz tamamlanmadı.
Others are still in progress, not yet completed.
Halen dışarda bir yerlerde.
He's still out there somewhere.
Halen daha kart vermek zorunda değilsin.
You don't have to still give me cards.
Araba halen benim üzerime kayıtlı.
The car's still in my name.
Halen şartlı tahliyede.
He's still on probation.
Halen şehirde mi?
Is he still in town?
O halen dışarıda bir yerde.
And he's still out there.
Halen bir parçam onu kurtarmış olmayı diliyor.
There's still a part of me that wishes I would saved him.
Cevabım halen hayır.
The answer is still no.
Halen Karabüksporda başkanlık yapmaktadır.
He serves as the chairman of Nedbank.
Results: 5841, Time: 0.0415

Top dictionary queries

Turkish - English