HALINE GELMIŞTIR in English translation

has become
oldun
haline geldi
dönüştü
hale
başladılar
giderek
have become
oldun
haline geldi
dönüştü
hale
başladılar
giderek

Examples of using Haline gelmiştir in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Uygarlığımız, gezegenimizi yaşamın yuvası olarak tanımlayan bir sinyal haline gelmiştir.
That identifies our planet as home to life. Our civilization has become a beacon.
Lerin ortalarında X-Men çizgiromanlar arasında en ünlü başlıklardan biri haline gelmiştir.
By the mid-1980s, X-Men had become one of the most popular titles in comics.
Ne haline gelmiştir?
What have i become?
Pa, ben haline gelmiştir ne çok üzgünüm.
Pa, I'm so sorry for what I have become.
Bir mit haline gelmiştir.
It became a myth.
Daha sonra Britanya İmparatorluğunun bir parçası haline gelmiştir.
Soon afterwards, it became part of the Kingdom of Poland.
Ulusal bir anıt olup, 1986da UNESCO Dünya Mirası haline gelmiştir.
It is now a national monument, and became a UNESCO World Heritage Site in 1986.
Marsın geçmişinde neler olduğunu çözmek bazı astronomlar için bir tutku haline gelmiştir.
Trying to decipher Mars' history became an obsession for some astronomers.
Patlamayla hızlanan atom çekirdeği kozmik ışınlar haline gelmiştir.
Individual atomic nuclei, accelerated to high speeds in the explosion become cosmic rays.
Ayaklanmasından sonra Belçikanın bir parçası haline gelmiştir.
After 1830 it became part of Austria.
Kasım 2011 tarihinde halka açık bir şirket haline gelmiştir.
On January 13, 2012, the company became a public company.
Vankalai, Mannardaki en büyük ilçe haline gelmiştir.
Vankalai has become now one of the largest villages in Mannar.
Artık o toz duman haline gelmiştir.
They will become like dust scattered around.
Cennet ve dünyayla olan ilişkisi, günlük öğünü haline gelmiştir.
His intercourse with heaven and earth, becomes part of his daily food.
Bizans yönetimi geliştikten sonra Emesa, Doğu Hristiyanlığının önemli bir merkezi haline gelmiştir.
Under the Byzantines, the city became an important center for Eastern Christianity.
Süryani edebiyatında Jovian, Hıristiyan romantizminin kahramanı haline gelmiştir.
In Syriac literature, Jovian became the hero of a Christian romance.
Son reklamdan sonra Natalie yükümlülük haline gelmiştir.
And with all the recent publicity, Natalie became a liability.
Bu bölgede cocada kültürün bir parçası haline gelmiştir.
Then they become part of culture.
Ya da belki Samaritanın komplosunu fark etmiştir ve bir engel haline gelmiştir.
Or he may have stumbled onto Samaritan's plot and become a liability.
Bu manastır, zamanının en önemli öğreti merkezi haline gelmiştir.
By this time it had become a major centre of learning in the area.
Results: 147, Time: 0.0236

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English