Examples of using Imkansız in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Di Pekin yıldızları görmek imkansız.
İnsanların bizim onunla iş yaptığımızı düşünmesi imkansız. Doğru.
Neo. Bu imkansız.
Bunun imkansız olduğunu söylerlerdi.
Ama bunu yapmam imkansız. Kim olduğunuzu biliyorum.
Bu imkansız. O mezarlar güçIü bir büyüyle korunuyor.
Bu resimde imkansız olan çok şey var.
Aslında onu durdurmak imkansız.
Boris Kusenov. Ama Andre, bu imkansız.
Ama imkansız efendim!
Ama bunu yapmam imkansız.- Kim olduğunuzu biliyorum.
Bu imkansız. Olmuş işte.
Bu imkansız. Mezarın üzerinde çok güçlü bir büyü vardı ve açılması imkansızdı. .
Mm, açıkça imkansız gözüküyor.
Devlini ikna etmek imkansız.
Boris Kusenov. Ama Andre, bu imkansız.
Sizin kuşağınızdan birinin sosyal medyanın… dünyayı nasıl değiştirdiğini anlaması imkansız.
Bir Kaminin Kisini hissetmen imkansız. Yine de kaçtın.
Bu imkansız ama hanımefendi.
Bunun olması imkansız. Yüce Sezar.