Examples of using Improbable in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Improbable but not impossible.
İmkansız ama Scientifically improbable. But in the real world, impossible.
Bilimsel olarak olanak dışı ama gerçek dünyada imkansız.It might seem improbable now but you're going to thank me.
Şu an ihtimal dışı gibi görünüyor ama bana teşekkür edeceksin.If anyone finds the story improbable….
Birileri hikayeyi olasılık dışı bulursa.Improbable, unlikely, but never impossible.
This seems improbable.
Bu olasılık dışı görünüyor.I know it sounds improbable.
Kulağa umulmadık geliyor biliyorum.Improbable, maybe.
Umulmadık, belki.This will sound like a highly improbable story.
Bu size hayli olanak dışı hikaye gibi gelebilir.That's weird. Well, I would call it improbable.
Ben buna olasılık dışı derim. Çok garip.Isn't your story a little improbable,?
One of the most improbable oh, my goodness!
Gördüğüm en imkansız bitişlerden biriydi! Aman Tanrım!Improbable as it may sound.
Kulağa, olası değil gibi gelebilir.For us to achieve the improbable?
İnanıImazı başarmamızı mümkün kıIdınız.Alfred, that seems improbable.
When you eliminate the possible, you are left with the truth, no matter how improbable.
Olasılığı elediğinizde, sadece gerçekle kalırsınız ne kadar olanakdışı olduğu önemsizdir.Mathematically, everything's good. But it seems completely improbable to me.
Matematiksel olarak her şey iyi. Ama benim için tamamen muhtemel görünmüyor.That's… improbable.
Bu… olanak dışı.No, just very improbable.
Uh, improbable, but this much I know… she was treated by a U.S. military surgeon.
