MÜSADE ETMEYECEĞIM in English translation

i won't let
izin vermeyeceğim
müsaade etmeyeceğim
bırakmayacağım
ben bu bin yillik cumhuriyetin ikiye ayrilmasina izin vermeyecegim
müsade etmeyeceğim eğer bunu başarırlarsa ben
kimseler , pantoranın insanlarının güvenliği tehlikeye atmalarına izin vermeyeceğim
beni dinlemiyorsun masum insanları öldürmene izin vermeyeceğim
i will not let
izin vermeyeceğim
müsaade etmeyeceğim
bırakmayacağım
ben bu bin yillik cumhuriyetin ikiye ayrilmasina izin vermeyecegim
müsade etmeyeceğim eğer bunu başarırlarsa ben
kimseler , pantoranın insanlarının güvenliği tehlikeye atmalarına izin vermeyeceğim
beni dinlemiyorsun masum insanları öldürmene izin vermeyeceğim

Examples of using Müsade etmeyeceğim in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Alçıları kokuyordu onun için çıkartana kadar yatak odasında yatmasına müsade etmeyeceğim.
The casts kind of smell, so I won't let her sleep in the bedroom till they're off.
Ölmene müsade etmeyeceğim… Biz kızı kurtarmaya koştuğumuzda,
I won't let you die… when we took off to save the girl,
Bölünmesine müsade etmeyeceğim. Eğer bunu başarırlarsa… Ben binlerce yıllık Cumhuriyetin.
That has stood for a thousand years be split in two.- I will not let this Republic.
Bölünmesine müsade etmeyeceğim. Eğer bunu başarırlarsa… Ben binlerce yıllık Cumhuriyetin.
I will not let this Republic that has stood for a thousand years be split in two.
Tartışmayı gene farklı bir yöne çekmene müsade etmeyeceğim, Jack. Hayır, biz.
No, we're not… I'm not letting you reroute the conversation, Jack.
Tartışmayı gene farklı bir yöne çekmene müsade etmeyeceğim, Jack. Hayır, biz.
No, we're not… Mm. I'm not letting you reroute the conversation, Jack.
Tartışmayı gene farklı bir yöne çekmene müsade etmeyeceğim, Jack. Hayır, biz.
I'm not letting you reroute the conversation, Jack. Mm. No, we're not.
Ben bu çocuğun orada bir yerde ölmesine, bu gemide bulunduğum sürece müsade etmeyeceğim!
I'm not gonna let that kid die out there while we sit around on this ship!
Ben binlerce yıllık Cumhuriyetin Eğer bunu başarırlarsa… bölünmesine müsade etmeyeceğim.
Years be split in two. I will not let this Republic… that has stood for a thousand.
Bana iki dakika müsade et, Jimmy.
Give me two minutes, Jimmy.
Lütfen bana bir dakika müsade et, şu an nerede olduğumu bilmiyorum.
Please, give me a minute, I don't know where I'm at.
Onu görmeme müsade ettiğin için teşekkürler.
Thank you. For letting me see her.
Müsade et, tamam, bekle. Üzgünüm.
Let me, okay, hold on. Sorry.
Laktozum müsade etmiyor. Sağol, almayayım.
Not for me, thanks.
Düşünmeme müsade et.
Let me think.
Şöyle hafiften bir burnumdan genirmeme müsade et maden suyu içtim de.
Let me just burp through my nose for a second, I have been drinking seltzer.
Müsade et!- Ne düşünmemi bekliyorsun ki?
What am I supposed to think? Excuse me!
Müsade et!- Ne düşünmemi bekliyorsun ki?
Excuse me!- What am I supposed to think?
Biraz müsade et ona.
Give her some room.
Işığımı sizinkine katmama müsade ettiğiniz için. Teşekkürler.
Thank you for letting me lend my light to yours.
Results: 46, Time: 0.0317

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English