Examples of using Sıkmayı in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Exeterde elemanın birinin elini sıkmayı reddetmiştim.
Düvüş sanatları dünyasını terk et ve bizi sıkmayı bırak.
Exeterde elemanın birinin elini sıkmayı reddetmiştim.
Kendim pişirdim. Tabi bir tüpten pasta hamuru sıkmayı'' pişirmek'' sayarsan.
Jenny ya da Howie de istemiyor, o yüzden annemi bu konuda sıkmayı bırak.
Neden şu George Tucker denen adam… elimi sıkmayı reddetti?
Tom elimi sıkmayı reddetti.
Bununla sizi sıkmayı hiç istemem.
Sıkmayı alabilir miyim?
Elimi sıkmayı düşünme bile!
Canımı sıkmayı kes, Naor.
Sıkmayı kes artık!
Dişlerini sıkmayı kes.
Dostum, kendinizi sıkmayı bırakın.
Onun elini sıkmayı bırak.
Meme uçlarımı inek gibi sıkmayı unutma.
Sadece rahatla ve yumruğunu sıkmayı bırak.
Fakat bekar adamların çoğu domatesini kendi sıkmayı tercih ediyor.
Efendim! Bu canavarın ellerini sıkmayı bitirir bitirmez!
Efendim! Bu canavarın ellerini sıkmayı bitirir bitirmez.