SAKINCE in English translation

calmly
sakin
sessizce
bir şekilde
quietly
sessiz
usulca
sakin
yavaşça
easy
kolay
yavaş
basit
rahat
sakin ol
ağırdan
calm
sakin
durgun
soğukkanlı
sükunet
peacefully
huzur içinde
barışçıl
barış içinde
barışçıl bir şekilde
huzurlu bir şekilde
sakince
barışçı bir şekilde
benimsetebilecek
just
sadece
az önce
yalnızca
yeni
tıpkı
yeter
tam
hemen
biraz
daha yeni
steady
sabit
sakin
sağlam
düzenli
sürekli
düzgün
yavaş
istikrarlı
kararlı
dengeli
smooth
yumuşak
düzgün
düz
sakin
güzel
iyi
yumuşacık
pürüzsüz
sorunsuz
akıcı
serenely
sakince
huzur içinde al
huzurla
take
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
peaceably

Examples of using Sakince in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Onunla sakince konuşayım, öyle mi?
Just talk to him, huh?
Sakince. Kimin çarptığına dair birşeyler dedi mi?
Easy. Did he say anything about who hit him?
Evet, gecenin geri kalanını sakince uyuyarak geçirecek.
Yes, he will be sleeping quietly the rest of the night.
Tamam, yavaş ve sakince nefes al.
Okay, breathe slowly and steady.
Caddeden aşağı doğru yürüyordum, tamam mı? Sakince.
Calm down. Slowly…- I'm coming down the street, OK?
Sakince koş.
Smooth running.
Sakince hatta şefkatle geri sokmuşlar.
They just tucked her back in… lovingly, even.
Sakince gel, merkeze gidelim… Hayır.
Come peacefully. We will go to the station… No.
Ve büyük meblağda değişimi sakince kabullenme cesaretine.
And the courage to accept large amounts of change serenely.
Yüksekliğini kaybetmeni istemiyoruz, şimdi çok yavaş ve sakince yapacağız.
We don't want you to lose altitude, so we will do it very slow and easy.
Ama eğer oraya gidip, sakince birkaç soru sorarsam.
But if I go in there and quietly ask some questions.
Pekala, yavaşça ve sakince nefes al.
Okay, breathe slowly and steady.
Böyle durumlarda, en iyisi sakince beklemek.
In a case like this, it's best to remain calm.
Sakince uzan.
Just lie still.
Hayır. Sakince gel, merkeze gidelim.
Come peacefully. We will go to the station… No.
Sakince dalgalan benim, şimdi dalgalan benimle.
Sway me smooth, sway me now.
Şimdi şuraya yaslanacağım, çok yavaş ve sakince.
Now I'm gonna lean up here real slow and easy.
Yumuşak ve sakince.
Nice and cool.
Bir şeyler içip bunu sakince konuşabiliriz.
Maybe we can have a drink and talk it over quietly.
Güzel ve sakince.
Nice and steady.
Results: 793, Time: 0.0592

Top dictionary queries

Turkish - English