SUÇLAMA in English translation

don't blame
suçlama
suçlayabilir
charges
hücum
şarj
yük
ücret
sorumlu
yetkili
suçlaması
sorumluluğunu
suçu
başına
accusations
itham
suçlama
iddiayı
bir suclama
accuse
itham
suçluyorsun
suçu
suçlayacaksın
indictment
iddianame
suçlama
bir dava
ithamı
davası
suç ilamı
impeachment
suçlama
i̇ddianame
gensorum
görevden alınmasını
görevi kötüye kullanma
mahkemeye verilmesinin
meclis soruşturmasıyla
azli
allegations
iddia
suçlamalar
bir itham
don't reproach
been indicted
of incriminating
recriminations
to frame

Examples of using Suçlama in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Beni suçlama, lütfen.
Don't reproach me, please.
Nicky Changa suçlama yapılmış mı?
Has Nicky Chang ever been indicted?
Çocuklarım, suçlama yaptığınızda delillere sahip olduğunuzdan emin olmalısınız.
Children, when you make accusations, be certain you have the facts.
Suçlama için oyları ben topladım, karşılığını almam gerekir.
I whipped the votes for impeachment, I should get to cash in on that.
Bugun size karşı birçok suçlama var.
Mr. Desai, many allegations have come up against you today.
Sana güvenmiştim. Kötü kararların için başkalarını suçlama.
I trusted you! Don't blame others for your bad decisions.
Bauere daha suçlama yapılmadı mı?
Has bauer been indicted yet?
Yani bu Vikin altı aylık suçlama geçmişi var… 20 dakika önce bunlar yoktu.
这个维克有六个月的监禁史 I mean, this Vik guy's got six months of incriminating history.
Beni suçlama. Neden yapmayayım?
Why should I? Don't reproach me?
Şu durumda hepsi yalnızca suçlama.
They're only allegations.
Robin, kesin ve güçlü kanıtlarımız yokken… halk önünde suçlama yapmıyoruz?
Robin, since when do we make public accusations without strong solid proof?
Kızımızın dosyasıyla ilgilenen savcı… italyada suçlama altında.
Is under indictment in Italy. The prosecutor on our daughter's case.
Hayır bizim anlaştığımız şey… bu suçlama sadece hukukla ilgili değil.
Is that impeachment isn't just about the law.- No, what we agreed.
Suçlama… Tavsiye? Bunu da getirdim. Teselli?
Comfort? Advice? Recriminations… I brought this, too?
Beni suçlama. Neden yapmayayım?
Don't reproach me. Why should I?
Ama ona karşı daha fazla suçlama var. Henüz dönmedi.
But there are more accusations against him. He hasn't come back yet.
Hakkında en az yarım düzine idamlık suçlama var.
For at least half a dozen capital offenses. You have been indicted.
Kalbinin sesini dinlediği için onu suçlama.
Don't reproach him for listening to his heart.
John cree: Sorulan soru yoktu, Hiçbir suçlama yok.
John Cree: There were no questions asked, no recriminations.
Hakkında en az yarım düzine idamlık suçlama var.
At least half a dozen capital offenses. You have been indicted for.
Results: 1292, Time: 0.0353

Top dictionary queries

Turkish - English