TAVIZ in English translation

compromise
taviz
uzlaşı
uzlaşma
tehlikeye
ödün
anlaşmak
açığa
riske
uzlaşalım
ödünlerde
inch
inç
santimetre
cm
taviz
milim
santim
karışını
santimetrekarem
santimetre kalınlığında ama 0,75 santimlik
concessions
imtiyaz
taviz
ayrıcalığı
ödün
compromises
taviz
uzlaşı
uzlaşma
tehlikeye
ödün
anlaşmak
açığa
riske
uzlaşalım
ödünlerde
concession
imtiyaz
taviz
ayrıcalığı
ödün
make
yapar
yapan
daha
yapıyor
yapalım
yapar mı
kıl
yap
yapın
açın
appeasement
taviz verme
taviz
uncompromised

Examples of using Taviz in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Taviz yok.
There's no compromise.
Bu taviz, yıkıcıydı.
That concession was damaging.
Taviz vermeyin. Sakın taviz vermeyin.
Don't give an inch. Don't give an inch.
Annemde taviz yok.
With mom, there's no compromises.
Korkarım, o taviz geri çekildi.
That concession's been withdrawn.
Hakikat, bilinçle vereceğin bir taviz değildir.
Truth is not a compromise with your conscience.
Sakın ola kimseye taviz verme!
Don't give anyone an inch.
Artık taviz yok, anlayış yok.
There will be no more compromises, No more concessions.
Verdiğim son taviz bu.
My last concession.
Hayır.- Taviz mi?
No… A compromise. Like, it's a competition?
Küçük taviz.
Small concession.
Toplantı yok, taviz yok.
No meetings. No compromises.
Küçük taviz.
small concession.
Küçük bir talep. Küçük taviz.
Small concession. A small demand.
Mantıklı yaklaşımı denedim, duygusal yaklaşımı denedim… taviz yok.
No compromise. Tried the logical approach, I tried the emotional approach.
duygusal yaklaşımı denedim… taviz yok.
I tried the emotional approach, no compromise.
Gerçeği arayışınızda kendinize karşı her zaman dürüst olun ve taviz vermeyin.
In your search for this truth, be true to yourselves and don't compromise.
Ama kendinden taviz veremeyeceğini anlamalısın.
But you will understand that you are not to compromise yourself.
Shakaar teröristlere taviz verilemeyeceğini herkesten daha iyi bilir.
So do I. Shakaar knows better than anyone you can't capitulate to terrorists.
Hey, belki sen onu taviz verip bana taşınmaya ikna edebilirsin!
Hey, maybe you can convince her to compromise and move in with me!
Results: 146, Time: 0.0375

Top dictionary queries

Turkish - English