UFAK BIR YER in English translation

• a little place
• a small place
• a tiny place

Examples of using Ufak bir yer in Turkish and their translations into English

Ufak bir yemek için bize katıl.
Join us for a little lunch.

Ufak bir yemekteyim.
I had a little dinner.

Ufak bir yemek düşündüm.
I was thinking a little dinner.

Düğünümüzden önce ufak bir yemek.
A little meal before our wedding.

Hayır. Ufak bir yemekteyim.
I had a little dinner. Uh, no.

Hayır. Ufak bir yemekteyim.
No. I had a little dinner.

Hayır. Ufak bir yemekteyim.
I had a little dinner. No.

Ufak bir yemekteyim.- Hayır.
No. I had a little dinner.

Borth ufak bir yerdir.
Borth is a small place.

Sizi ufak bir yemeğe davet edebilir miyim?
May I invite you to a small meal?

Hayır, konuştuğumuz gibi ufak bir yemek istiyorum.
No, I just want a small dinner that we talked about.

Biliyorsun, Fry, şehrin dışında ufak bir yerim var.
You know, Fry, I have got a little place just outside town.

biraz düşük olduğu düşünüldüğünde, çoğu insan ufak bir yemeğe 7 euro ödeyemiyor.
less than 600 euros, many cannot afford to spend 7 euros on a small meal.

Faturalarını ödeyecek parayı topla diye yabancılarla ufak bir yemek düzenle, dedim.
To earn a little bit of money to pay your bills. I told you to put on a small dinner with strangers.

Ufak bir yer buldum.
I found a little place.

Çünkü burası ufak bir yer.
Because this is a small town.

Mutfağın yanında ufak bir yer var.
There's a little place off the kitchen.

Matmazel, orası kasvetli ufak bir yer.
Mademoiselle, it's a murky little den of a place.

Ufak bir yer, ama iş bulunabilir.
It's small, but there are jobs.

Bizim için deniz kenarında ufak bir yer alacağım.
I will get us a little place by the water.