Examples of using Umut in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Tümörü alabileceğimizi umut ediyorduk, ama düşündüğümüzden daha çok ilerlemiş.
Sana umut olduğunu söylemiştim.
Umut olmadan zengin olmanın anlamı nedir?
Umut olmadan,'' Bizler'' vazgeçeriz.
Ama umut olmadan hayat yaşamaya değmez.
Mesele umut değil, cesaret.
Bize umut vermen için sana dua ediyoruz.
Bir umut doğdu.
Lütfen şu umut saçmalığına ve başarma ruhuna başlama.
Kendi kendine bitmesini umut ettiğim sorunlardan biriydi.
Ancak film Spielbergin umut ettiği gibi Adamsın kariyer yükselişini başlatamadı.
Umut edelim ki, şu Snarling Rovera dair bir iz yakalarız.
Ve umut, Jimmy.
Umut bulaşıcıdır.
Umut arayışın devam ediyor.
Umut etmiştim ki kendi öz babana daha saygılı yaklaşırsın.
Umut edelim ki, siz bunlardan bir şeyler öğrenebilesiniz.
Bunu sizin söyleyeceğinizi umut ediyorduk, Bay Parker.
Umut sayesinde yaşıyorlar.
Umut haricinde hiçbir şey yoktur.