VARDI in English translation

there was
orada
olsun
vardır
yanında
bir
burada
var diye
i̇şte
içinde
mevcuttur
had
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
got
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın
one
biri
there were
orada
olsun
vardır
yanında
bir
burada
var diye
i̇şte
içinde
mevcuttur
there's
orada
olsun
vardır
yanında
bir
burada
var diye
i̇şte
içinde
mevcuttur
have
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
has
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
there are
orada
olsun
vardır
yanında
bir
burada
var diye
i̇şte
içinde
mevcuttur
having
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman

Examples of using Vardı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Yüzünde makyaj vardı ve cehennem kadar ürperticiydi.
He's got thismakeup on his face and it's creepy as hell.
Mathieu ile bir şeyler vardı. Tamam, haklısın.
I did have a thing with Mathieu two years ago, OK, you're right.
Bir kadın vardı… benden çok hoşlanmıyordu.
Who didn't like me much. There was one woman.
İçinde bütün param vardı! Passepartout, valizim!
It has all my money in it! Passepartout, my valise!
Otelde parti vardı.- Ne partisi?
A party here in the hotel.-What party?
Evet çünkü kırmızı noktası vardı. -Emin misin?
Yes, because she has the red dot.- You're sure?
Karavan vardı. Ne olacağını sanıyorsun?
A trailer was here. What the hell do you think?
Aidsli müşterileri vardı ve onlara melek gibi davranıyordu.
She has customers with AIDS, and treats them like an angel.
Babamın vardı, ama her yarıştan önce böyle olur. Hayır.
My dad had some, but he's always like that before a race. No.
Biri mi vardı? Yoksa yine ineklerle mi konuşuyordun?
Was somebody here, or were you talking to the cows again?
Brezilya koridorundan sevkiyatım vardı. Selam yakışıklı.
Hello, handsome. I have got a shipment from the Brazilian corridor.
Ben bir şey vardı Ben bütün bunları yapmak… ağrı dahil.
I had one thing that I could take it all… including pain.
bir kurşun yarası vardı.
a gun shot wound here.
Sadece, uh, Alec için bir teslimat vardı.
I just got a, uh, delivery here for Alec.
Bu okuldan olmayan bir adam vardı.
There's this guy, didn't go to school here.
Hayır ama orada yaşayan son derece güçlü bir Alfa vardı.
No, but there was an exceptionally powerful Alpha who did live here.
Hayır, özür dilerim, bu tarafa doğru gelen genç biri vardı.
No, sorry, there was a young guy, he came through here.
Polyphemusun, Neptünün oğlu, alnında bir gözü vardı.
Polyphemus, the son of Neptune, had one eye in his forehead.
Leonard Batesonda da bu çantalardan vardı, Bay Poirot.
Leonard Bateson had one of those same rucksacks, Mr Poirot.
tüm arkadaşlarımda vardı.
but all my friends had one.
Results: 76855, Time: 0.0523

Top dictionary queries

Turkish - English