YAKIŞIKLI BIR ADAMIN in English translation

a handsome man
yakışıklı bir erkek
yakışıklı bir adam
yakışıklı bir adamsın
with a cute guy
yakışıklı bir adamın
handsome guy
yakışıklı adam
yakışıklı çocuk
yakışıklı bir erkek
yakışıklı adamım
good-looking fellow
yakışıklı bir adamın
yakışıklı çocuk
a man as good-looking
yakışıklı bir adam
iyi görünen bir adamın
a good-looking guy
yakışıklı bir adam
iyi görünümlü bir adam
gibi hoş bir adamın
yakışıklı bir erkek
around a handsome fella

Examples of using Yakışıklı bir adamın in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Hayır. Oldukça yakışıklı bir adamla evde takılıyorlardı.
No, she's, uh, shacked up with this very handsome guy.
Jenna, burada yakışıklı bir adam var.
Jenna, there's this cute guy here to see you.
O teknemde yakışıklı bir adamla birlikte olsam pek bir sevinirim.
I would like it if I were with a handsome man in that boat of mine, please.
Şu hagla yakışıklı bir adama bak.
Look at that handsome guy with that hag.
Jenna, burada yakışıklı bir adam var.
Jenna, there's this cute guy here.
Yakışıklı bir adamla seni kafede otururken gördüm.
I saw you at a cafe with a handsome man.
Orta derecede yakışıklı bir adam.
Moderately handsome guy.
Yatakta iyi olan yakışıklı bir adamdan bahsediyoruz.
Big handsome man like that. Good in bed.
Çok, çok yakışıklı bir adam için.
For a very, very not handsome guy.
Yakışıklı bir adamla tanışıp mutlu bir aileye sahip olmaktı.
To meet a handsome man, and have a happy family.
Yakışıklı bir adam gördüm.- Nereye?
A handsome guy just went by. Where are you going?
Yakışıklı bir adamı yakalayacaklarmış.
They are chasing a handsome man.
Nereye?- Yakışıklı bir adam gördüm?
A handsome guy just went by. Where are you going?
Yakışıklı bir adamla.
With a handsome man.
Yakışıklı bir adam için fazla soğuk.
So cold for a handsome guy.
Bana Maribelin uzun, yakışıklı bir adamı aradığını söyledin.
For a tall, handsome man. The other day, you told me Maribel was looking.
Yakışıklı bir adam.
He's a handsome man.
Yakışıklı bir adam.
Böyle yakışıklı bir adamın mı?
Handsome man like this, no,?
Yakışıklı bir adamın çenesi bu. Tabii.
Sure. The chin belongs to someone handsome.
Results: 973, Time: 0.0419

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English