Examples of using Yakalanma in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
gizlendiği yerden çıkıp yakalanma riskini alsın ki?
Yakalanma riski öldürme ihtiyaclarina üstün gelmiyor.
Bu yakalanma benim sana hediyem.
Korku… yakalanma korkusu, cezalandırılma korkusu. Nedir?
Hiçbir zaman öfkelenme… ilişkiye girme… en önemlisi hiçbir zaman yakalanma.
Korku… yakalanma korkusu, cezalandırılma korkusu. Nedir?
Aranma ve yakalanma.
Ama kendisi çalmaya çalışarak yakalanma riskini göze alamazdı.
Asla ölü bir kızla ya da canlı bir erkekle yakalanma.
Korku… yakalanma korkusu, cezalandırılma korkusu. Nedir?
Red John sırf bana sataşmak için yakalanma riskini almazdı.
Kadınlar hafif de olsalar ceset taşırken yakalanma riski var.
Dersiniz ki, yakalanma ihtimalim nedir?
Fil ailelerini oluşturan bireyler birbirlerinden yalnızca insanlar tarafından yakalanma ya da ölüm yoluyla ayrılırlar.
Sabahki güvenlik gevşek hareket etse bile yakalanma tehlikesi yine de yüksek.
Peki yakalanma ihtimali?
Erken hipotezler Dünyadan kopma, yakalanma ve eş birikimi içermekteydi.
İki: Bireyin yakalanma olasılığı yoksa.
Adrenalin patlaması ve yakalanma korkusu.
İstatistiği biliyorsunuz. 72 saatten sonra yakalanma ihtimali yüzde 5.