Examples of using Yakmak zorunda in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Küf geldi ve yakmak zorunda kaldık.
Harold Parrın başını yakmak zorunda kalacağım.
Ve sonra da giysilerini yakmak zorunda kalırdık.
Üzgünüm, dostum. Benim puro yakmak zorunda kaldı.
Küf gelince, yakmak zorunda kaldık.
Buğdaylar öldü. Küf gelince, yakmak zorunda kaldık.
Buğdaylar öldü. Küf gelince, yakmak zorunda kaldık.
Buğday ölmüştü. Küflendi, biz de yakmak zorunda kaldık.
Öyleyse neden dursunlar diye kül oluncaya kadar yakmak zorunda kalıyorsunuz?
Binayı Teddy ve benimle içimizde yakmak zorunda kalacağız.
biz de yakmak zorunda kaldık.
Yakmak zorunda kaldım. Acı verici şeyler.
Yakmak zorunda kaldım. Acı verici şeyler.
Acı verici şeyler. Yakmak zorunda kaldım.
Her seyahatimden sonra mikrop bulaşma ihtimaline karşı elbiselerimi yakmak zorunda kaldım.
Bu şeyi bilgisayara takacak olursam onları yakmak zorunda kalırsam telafi etmenin bir yolunu da bulurum.
Adanın tamamını yakmak zorunda kalmışlar Ve Yerlilerin tümü öldürüldüğü için Gerçekte, Portekizliler 1520 de burayı aldıklarında, yerlilerin direnişini kırmak için.
Adanın tamamını yakmak zorunda kalmışlar Ve Yerlilerin tümü öldürüldüğü için Gerçekte,
Ve onsuz yakmak zorunda kalıyorlar. Çok uzun sürüyor Tanrım!
Etrafı batırdın, mekanı yakmak zorunda kaldım, ve şimdi Rex senin yüzünden susmuyor.