YAKMAK ZORUNDA in English translation

i had to burn

Examples of using Yakmak zorunda in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Küf geldi ve yakmak zorunda kaldık.
The blight came and we had to burn it.
Harold Parrın başını yakmak zorunda kalacağım.
I will have to burn Harold Parr.
Ve sonra da giysilerini yakmak zorunda kalırdık.
And then we have to burn his clothes.
Üzgünüm, dostum. Benim puro yakmak zorunda kaldı.
Had to light my cigar. Sorry buddy.
Küf gelince, yakmak zorunda kaldık.
The blight came and we had to burn it.
Buğdaylar öldü. Küf gelince, yakmak zorunda kaldık.
The wheat had died. The blight came and we had to burn it.
Buğdaylar öldü. Küf gelince, yakmak zorunda kaldık.
The blight came and we had to burn it. The wheat had died.
Buğday ölmüştü. Küflendi, biz de yakmak zorunda kaldık.
The blight came and we had to burn it. The wheat had died.
Öyleyse neden dursunlar diye kül oluncaya kadar yakmak zorunda kalıyorsunuz?
Why do you have to burn them to ashes to get them to finally stop?
Binayı Teddy ve benimle içimizde yakmak zorunda kalacağız.
With Teddy and me inside. We're gonna have to burn the building down.
biz de yakmak zorunda kaldık.
The blight came and we had to burn it.
Yakmak zorunda kaldım. Acı verici şeyler.
Painful shit. I had to burn them.
Yakmak zorunda kaldım. Acı verici şeyler.
I had to burn them. Painful shit.
Acı verici şeyler. Yakmak zorunda kaldım.
Painful shit. I had to burn them.
Her seyahatimden sonra mikrop bulaşma ihtimaline karşı elbiselerimi yakmak zorunda kaldım.
I had to burn my bee suit. There might have been germs in it from my travels.
Bu şeyi bilgisayara takacak olursam onları yakmak zorunda kalırsam telafi etmenin bir yolunu da bulurum.
If I have to plant this thing… If I have to burn them… I will find a way to fix it.
Adanın tamamını yakmak zorunda kalmışlar Ve Yerlilerin tümü öldürüldüğü için Gerçekte, Portekizliler 1520 de burayı aldıklarında, yerlilerin direnişini kırmak için.
To put down the resistance of the Indians, when they took it. In fact, the Portuguese had to burn the whole island on 1520.
Adanın tamamını yakmak zorunda kalmışlar Ve Yerlilerin tümü öldürüldüğü için Gerçekte,
In fact, the Portuguese had to burn the whole island on 1520, to put down
Ve onsuz yakmak zorunda kalıyorlar. Çok uzun sürüyor Tanrım!
And they have to set it off without him. Oh, Jesus! It's taking so long!
Etrafı batırdın, mekanı yakmak zorunda kaldım, ve şimdi Rex senin yüzünden susmuyor.
And now Rex is in a real jam because of you. You made quite a mess, and I had to torch the place.
Results: 58, Time: 0.0256

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English