YANIK in English translation

burn
yanık
yakın
yanar
yakacak
yanan
ateş
yanıp kül
yak
yanma
yakalım
tan
bronz
bej
kahverengi
tani
ten rengi
yanmışsın
ten
tanın
solaryuma
yanık
scorched
yanmış
kavur
yakma
the burning
yanan
yakılması
burning
yakıcı
alevli
yanık
yangın
ateşli
yanarken
yandığını
burnt-out
yanmış
yanık
yanan
kül olmuş uçak kabini yanmış
burnt
yanık
yakın
yanar
yakacak
yanan
ateş
yanıp kül
yak
yanma
yakalım
burns
yanık
yakın
yanar
yakacak
yanan
ateş
yanıp kül
yak
yanma
yakalım
burned
yanık
yakın
yanar
yakacak
yanan
ateş
yanıp kül
yak
yanma
yakalım
scorching
yanmış
kavur
yakma

Examples of using Yanık in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Vücudun etrafındaki yanık lastikler muhtemelen kafasından geçirilmiş.
Burning tire around the body probably slipped down from his throat.
Aracın arkasından yanık kokuları geldi
The truck… I smelled something burning back here,
Aracın arkasından yanık kokuları geldi ve sonra, aniden patladı.
Then, suddenly, boom. The truck… I smelled something burning back here.
Evet. Yanık saç kokusu alıyor musun?
Yeah. Do you smell burning hair?
Yanık saç kokusu alıyor musun? -Evet?
Yeah. Do you smell burning hair?
Eğer bu hastalığa sahipseniz ancak yanık et kokusunu alınca yandığınızı anlarsınız.
If you have this disease, you won't notice it till you smell burning flesh.
Yanık kokusu bana bu işe bulaşmamam gerektiğini hatırlatıyordu.
The burning smell kept reminding me I shouldn't have got involved.
Yanık kokusu, bu tür işlere bulaşmamam gerektiğini hatırlattı.
The burning smell kept reminding me I shouldn't have got involved.
Acıyacak. Yanık et kokusu alacaksın, ve sonra.
Then it will hurt. You will smell burning meat and then.
Ve sonra… Yanık et kokusu alacaksın, Acıyacak.
Then it will hurt. You will smell burning meat and then.
Yanık et kokusu alacaksın, ve sonra… Acıyacak.
Then it will hurt. You will smell burning meat and then.
bizler evlerimizin ateşini… yanık tutmak zorundayız.
we must keep the home fires burning.
Sonbaharda düşen yaprakların yanık kokusu?
The smell of leaves burning in the fall?
Ve sonra… Acıyacak. Yanık et kokusu alacaksın.
Then it will hurt. You will smell burning meat and then.
Hemen düzelteceğim ama aşağıdan yanık kokusu geliyor.
I will fix it in a jiffy… but I smell something burning downstairs.
Anneme ve büyükanneme yanık et koktuğunu söyledim.
I told my mother and grandmother… that this was the smell of burning meat.
Ve mumu yanık bıraktığı gün onun hayatını kurtaran itfaiyeci.
And the fireman that saved her life the night she left the candle burning.
Barbalanın vücudunda yanık ya da lezyon var mı kontrol et.
And check for burns or lesions on Barbala's body.
Elindeki o kötü yanık ne durumda dostum?
How's that little nasty burn you got on your hand, pal? Jesus,?
Elleri yanık içindeydi.
His hands were burned.
Results: 1688, Time: 0.0615

Top dictionary queries

Turkish - English