YAPILAN in English translation

made
yapar
yapan
daha
yapıyor
yapalım
yapar mı
kıl
yap
yapın
açın
in
içinde
içeri
içine
yılında
var
girdi
oraya
durumda
ortaya
verin
held
bekleyin
sarıl
bir saniye
kalın
tut
bekle
tutun
dur
durun
dayan
done
yap
yapar
yapın
öyle
işi
and
ve
ayrıca
peki
edip
hem
sonra
ise
arasında
conducted
davranış
yürütmek
idare
yapmak
gerçekleştirin
yürütülüşüyle
recent
son
yeni
yakın
güncel
geçenlerde
yakın zamanda
yakın tarihli
yapılan
son zamanlarda yapılan
to retaliate
misilleme yapmak
yapılan
intikam
karşılık
parliamentary
meclis
milletvekili
genel
parlamento
parlamenter
parlemento
yapılan
TBMM
making
yapar
yapan
daha
yapıyor
yapalım
yapar mı
kıl
yap
yapın
açın
make
yapar
yapan
daha
yapıyor
yapalım
yapar mı
kıl
yap
yapın
açın
makes
yapar
yapan
daha
yapıyor
yapalım
yapar mı
kıl
yap
yapın
açın
did
yap
yapar
yapın
öyle
işi
do
yap
yapar
yapın
öyle
işi

Examples of using Yapılan in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Normal bir günde yapılan her hareket,
Makes or unmakes character. Every little action
Filminde yapılan espri… Bu… son Austin Powers.
They're using the same****ing joke as they did in the last Austin Powers movie.
Âşık olunca yapılan bir şey.
It's what you do when you're in love.
Açıklama kesindi. Bilerek yapılan-- Hayır.
That statement was and is accurate. Negligence of the ordinary-- No.
Normal bir günde yapılan her hareket, karakteri oluşturur ya da bozar.
Every little action of the common day makes or unmakes character.
Bize yapılan da buydu.
That's what they did to us.
Tuzlu yapılan her yemek… yemeğin asıl tadını gizlemek içindir.
Any cook can make things salty.
Görevin yapılma amacı duyulan pişmanlıklar ve yapılan hatalarla ilgili.
The mission has to do with regret and the mission has to do with mistakes.
Bir ayda yapılan farka bakın.
What a difference a month makes.
Portföylere baktım hep yapılan gibi.
Checked the stock portfolio, like you do.
Görüntü ve videoları düzenledim. Esada karşı yapılan isyan karşısında.
I did to edit images and videos. During the rebellion against Assad.
Sense burada yağda yapılan tağşişten bahsediyorsun.
And you're talking about illicit stuff being mixed in oil.
Görüntü ve videoları düzenledim. Esada karşı yapılan isyan karşısında.
During the rebellion against Assad I did to edit images and videos.
Bu bugüne dek benim için yapılan en güzel şey.
This is the nicest thing anybody ever did for me.
South Park üzerine yapılan bir belgesel var,
There's this documentary being made on South Park,
Bu 1986da yapılan bir araştırma ama hala geçerli.
This is a research which was done in'86, but it's still valid.
Bundan sonra biline ki Skaikruya yapılan bir saldırı hepimize yapılmış bir saldırıdır.
Let it be known that an attack against Skaikru is an attack against us all.
Tavada yapılan kek?
Cakes made out of pans?
Bu ezikçe yapılan yorum beklenmedik şekilde bütün yarım küreyi dolandı.
That sheepish comment unexpectedly made it halfway around the world.
Gerçi yeni yapılan tabelalar UFO bölgelerini bulmayı biraz zorlaştırdı.
Though their new signs made it tricky to actually find the UFO sites.
Results: 1837, Time: 0.0861

Top dictionary queries

Turkish - English