Examples of using Yumuşak in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
O kadar yumuşak çalacağım ki kimse orada olduğumu anlamayacak.
Teresaya yumuşak ve iyi mahsul üreten bir şaraphane bulacak kadar bilgin var.
Yumuşak.- Evet. Kocaman bir lokumsun.
Geniş, yumuşak bir örtü dolabı gördüm. -Koridorda.
Oh, Tanrım, senin arkadaş olduğunu bilmiyordum Yumuşak memeli çıtırla.
Yumuşak ve kullanılmamış penislere son.
Kırmızı burun ve yumuşak ayakkabıları da unutma.
Yumuşak Şey! Sende yürek yok!
Bence o genç yumuşak çiçekler, kesinlikle bizi arzuluyor, Normie.- Evet.
Yumuşak. Kocaman bir lokumsun.- Evet.
Ne zaman birazcık yumuşak bir şey yapmayı teklif etsem geri çevriliyorum.
Seni öpmek istiyorum… yanlızca bir kere, yumuşak ve tatlı dudaklarından.
Sen ve yumuşak arkadaşın.
Yumuşak felç.
Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt alır veya korkar.
Bence sevimli kuyruğun ve yumuşak kulaklarınla çok şirin görünüyorsun.
Sağlam bir güç pozunda yumuşak dirsekler aşırı derecede öne çıkar.
Rahim duvarında yumuşak bir rahatsızlık.
Yumuşak Jazz mı, bongo davulları mı,
Şöyle dedi,'' Bana karşı daha yumuşak konuşursun belki.