ZAMANLARA in English translation

times
zaman
sefer
vakit
kez
defa
süre
zamanında
kaçta
saati
sırası
when
zaman
ne
hani
iken
sırasında
derken
en
sırada
gelince
yaşındayken
at the timeline
zamanlara
time
zaman
sefer
vakit
kez
defa
süre
zamanında
kaçta
saati
sırası
long
uzun
süre
zaman
sürer
fazla
asık
daha
uzunluğunda
uzundu
sürdü

Examples of using Zamanlara in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Herşeyden vazgeçerim sırf senin beni sevdiğin zamanlara geri dönebilmek için.
I would give up anything… everything just to go back to a time when you loved me.
asla gelecek zamanlara güvenemezsin.
you never can count on that moment to come.
Yemekten sonra tatlı yediği zamanlara özlem duydu.
She yearned for the time when dinner was followed by dessert, not lubricant.
Oh Yeon Jooyu hayatımın anahtarı olarak düşünmediğim zamanlara dönmekten başka.
Going back to the time before I thought you were the key to my life.
İyi zamanlara.
To the best of times.
Bilge insanın yükseldiği zamanlara bakın.
Looking back at the time when the Wise man rises.
Hayır. bazen kaşınıyorlardı ama son zamanlara kadar hiç dikkat etmiyordum.
No. They are irritating at times but I never pay attention to them until lately.
Avcı 18ine girdiğinde, onurlu zamanlara geçiş töreni düzenlenir.
Whenever a slayer turns 18, it's a time-honored rite of passage.
asla gelecek zamanlara güvenemezsin.
you never can count on that moment to come.
Tüm süslemeler o zamanlara göre yapıldı.
All the decor is true to the time.
Evet, ben de bu en karanlık zamanlara son vermek istiyorum.
Yes, I too wish to put an end to these darkest of times.
Sadece benim olduğun zamanlara bayılıyorum.
I just love having you all to myself.
O durmadan konuştuğun ve güldüğün zamanlara.
Chatting all the time and laughing easily.
Evet. İşte, Devonın programı ile… şüphelinin King Claye gittiği zamanlara… çapraz karşılaştırma yaptım.
I cross-referenced the times the suspect went to King Clay with Devon's schedule. Yeah.
Belki de, Ronald Wilkerson olduğun zamanlara dönersen… daha iyi bir insan olabileceğini düşünüyorum.
Back when you were Ronald Wilkerson. I'm beginning to think maybe you were a better person.
Yangınların gerçekleştiği zamanlara bakarsak, iki aile
Considering the time these fires occurred,
Mutlu Zamanlara'' yuvam'' diyemedim. Ama ötekilerin böyle bir derdi yoktu.
I hadn't been able to call Happy Time home but other people didn't seem to have that problem.
Dünyadaki tüm zamanlara sahip olabilirsin. Ama ne kadar daha boşa kürek çekmeyi isteyeceksin?
You may have all the time in the world, but how much of it are you willing to waste on a lost cause?
Kırpmadığı zamanlara? Bir adamın bir et lokantasına bir fahişe götürebildiği… ve kimsenin gözünü bile?
When a man could take a hooker to a steak house and no one would even blink an eye?
Kral olduğu zamanlara bir yolculuk gibiydi.
When vegetation rioted on the Earth
Results: 244, Time: 0.0376

Top dictionary queries

Turkish - English