Examples of using Zulme in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
ALLAH kötü dil kullanılmasını sevmez. Zulme uğrayanlar başka.
Eğer çarpışmaktan vazgeçerlerse artık zulme sapanlardan başkasına düşmanlık edilmez.
Allah, zulme bulaşmış kişiler topluluğunu doğruya ve güzele iletmez.
Kendilerini boğan bu zulme karşılık vermek zorundaydılar.
Eğer savaşacaksan zulme karşı savaş.
Allah, zulme uğrayanların dışında, çirkin sözün açıkça söylenmesinden hoşlanmaz.
Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız.
Rabbin zulme sapan kentleri/medeniyetleri çarptığı zaman, işte böyle çarpar.
Allah, zulme uğrayanların dışında, çirkin sözün açıkça söylenmesinden hoşlanmaz.
O cesaretin sıklıkla zulme dönüştüğünü eklemek istiyorum.
Zulme -zorbalığa- asla izin vermeyeceğiz.
SSCBdeki zulme dair kanıt. Bu nedir?
SSCBdeki zulme dair kanıt. Bu nedir?
Oku zulme son versin ve yeni bir çağa kapıları açsın.
Zulme karşı çalışanlara yardım ediyordu ve Tanrı onu bir otoparkta öldürdü.
Toplama kamplarındaki zulme tanıktılar.
Korku intikama böyle sevk ediyor böyle zulme yol açıyor.
Korku intikama böyle sevk ediyor böyle zulme yol açıyor.
Allah çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Zulme uğratılan kişi müstesna.
On yıllarca, bu topluluk dini zulme maruz kaldı hem de hükümeti tarafından.