Примери за използване на Para vermek на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Eğer bana alış veriş için para vermek istemiyorsanız, Gidip annemden isteyebilirim.
Para vermek zorunda mı hissediyorlar?
Peki şirkete para vermek de buna dahil miydi?
Para vermek zorunda değilsin.
Para vermek istiyorlar.
Tehlikeli değil çünkü mezarcıya para vermek dışında hiçbir şey yapmayacağım.
Lanet olsun, Riggs, Nede para vermek planımızda yoktu!
Eğer doğrudan parayı biz almış olsaydık o zaman müdüre para vermek zorunda kalmazdık.
Beğenmediysen dinlemek ya da para vermek zorunda değilsin.
Ona sarhoş olması için para vermek iyilikten sayılmaz.
Bu biletleri isteyen herkese dağıt. Hatta insanların gelmesi için para vermek zorunda kalabilirsin.
Benim adıma saklaması için para vermek.
Öz kızını öldürmesi için bir adama para vermek nasıl bir duyguydu?
Cilt bakımı için bunlara fazla para vermek….
Güzel kız olmak istemiyorum. Para vermek istiyorum.''.
Böyle bir şey için başkasına para vermek aptallık.
Ama belli miktarda para olduğundan bir derneğe para vermek, diğerini reddetmek anlamına geliyor. Yani birisi hep üzülüyor.
Yıllık evlilikten sonra bize iletişim kurmayı öğretmesi için birine para vermek zorunda olmamız çok acı.
sevdiğim bir işim var: Derneklere para vermek.
Kiliselere, hastanelere para vermek, yemek programları oluşturmak,