DORTIGEN - Turkce'ya çeviri

oradaki
ist
oras
da
dort
yerel
vor ort
local
lokale
örtlichen
einheimische
regionale
native
hiesigen
kommunale
inländische
bölgedeki
region
zone
gebiet
gegend
bezirk
bereich
territorium
sektor
district
provinz
orada
ist
oras
da
dort
oraya
ist
oras
da
dort
burada
hier
oranın
ist
oras
da
dort

Dortigen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Dortigen Pfarrers.
Orada Atalarım.
In diesem englischen Zuhörabschnitt, können Lernende ständig die dortigen Audiodatein anhören.
Bu İngilizce dinleme bölümünde, öğrenciler sürekli olarak, burada sunulan ses dosyalarını dinleyebilirler.
Also gingen sie hinein, um nachzusehen, was sich in der dortigen Höhle befindet.
Mağarada ne olduğunu görmek için oraya gittim.
Ein vom dortigen Taxi-Halteplatz losfahrender.
Oradaki taksi durağındaki arkadaş….
Auch die dortigen Medien verfolgt.
Oranın medyasını da takip ediyoruz.
Auch in Deutschland unterrichtet der US-Botschafter die dortigen Ureinwohner in"Demokratie".
Almanyada bile, ABD büyükelçisi orada yerlilere'' demokrasi'' öğretiyor.
Die Arbeit der dortigen Politikwissenschaftler.
Ile siyaset bilimcileri burada çalışsınlar.
Dortigen Völker genauer untersuchen.
Oradaki insanları bir inceleyin.
Dortigen Leben entdeckt zu haben.
Hayatı orada keşfetmek gerek.
Muss man im dortigen Gesetz nachsehen.
O kanun açısından burada bakmak gerekiyor.
Überstellung an die dortigen Behörden.
Oradaki yetkililerimize teslim edeceğiz.
Von den dortigen Menschen eingenommen wurden.
Oradaki insanlar tarafından ele geçirilmiştir.
Dortigen türkischen Konsulat vorbereitet werden.
Oradaki Türk Konsolosluğu Elçilik yapılacak, durum idare edilecekti.
Um sich die dortigen Ölfelder zu sichern.
Oradaki petrol tesislerini güvene alıyoruz.
Wir bitten alle dortigen Freunde zu grüßen.
Oradaki tüm dostlara selam söyle lütfen.
In dem dortigen Restaurant haben auch gegessen.
Oradaki lokantada yemek bile yiyenler oldu.
Über die dortigen Lebensverhältnisse.
Oradaki yaşam şartlarını görmekte.
Den dortigen Hanfanbau einzustellen.
Oradaki bütün yapılaşmayı durdurmak demek.
Vermutlich aus einem dortigen Kloster stammt.
Bu sanırım oradaki manastırlardan biri.
Dem sonnigen Land und ihren dortigen Freunden.
Aklım Günbatımında ve oradaki arkadaşlarda.
Sonuçlar: 117, Zaman: 0.0543

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce