ENOUGH TO SAVE - Turkce'ya çeviri

[i'nʌf tə seiv]
[i'nʌf tə seiv]
kurtaracak kadar
enough to save
enough to rescue
kurtarmaya yetecek kadar
kurtarmak için yeterince
enough to save it

Enough to save Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
It may not be enough to save us… you know… from total extinction.
Bizi kurtarmaya yetmeyebilir bilirsin tam bir yok oluştan.
Kellerman got close enough to save some of the passengers.
Kellerman yolcuların bazılarını kurtarabilecek kadar yakına girdi.
Kellerman got close enough to save some of the passengers.
Kellerman yolcuların bazılarını kurtarabilecek kadar yakına gitti.
But enough to save a life.
Ama yaţatmaya yetmez Sülo.
I don't know if I'm gonna be fast enough to save her.
Onu kurtarabilecek kadar hızlı olacak mıyım bilmiyorum.
These days it's hard enough to save yourself.
Bugünlerde kendini kurtarmak bile çok zor.
But have you wits enough to save two people at the same time?
Ama aynı anda iki kişiyi kurtarabilecek kadar zekan var mı?
Enough to save my son?
Oğlumu kurtarmaya yeter mi?
Crazy enough to save her life?
Onun hayatını kurtaracak kadar mı?
Won't be enough to save them.
Onları kurtarmaya yetmeyecek.
Not far enough to save Wells.
Wellsi kurtarmak için yeterli değil.
I wasn't strong enough to save you, Mom.
Seni kurtarabilecek kadar güçlü değildim, anne.
Are dreams and intelligence enough to save the world?
Hayaller ve zekâ dünyayı kurtarmak için yeterli mi?
And the only one pure enough to save me.
Saflığıyla beni kurtaracak… tek kişi.
So I would be strong enough to save you. I was only getting my oxygen first.
Seni kurtarabilecek kadar güçlü olmak için önce ben oksijen aldım.
I'm sorry that I wasn't strong enough to save you.
Seni korumak için yeteri kadar güçlü olamadığım için üzgünüm.
Is that enough to save us?
Bu bizi korumaya yeter mi?
You have found the only wish powerful enough to save us, Bastian.
Sen bizi kurtarabilecek kadar güçlü olan tek dileği diledin, Bastian.
It's challenge enough to save Kate.
Katei kurtarmak yeteri kadar zor.
And, I mean, right now… I wasn't even fast enough to save Jay.
Ve şimdi, Jayi kurtarabilecek kadar bile hızlı değildim.
Sonuçlar: 137, Zaman: 0.0481

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce