I CAN'T WAIT FOR - Turkce'ya çeviri

[ai kɑːnt weit fɔːr]
[ai kɑːnt weit fɔːr]
bekleyemeyeceğim
i can't wait
i won't wait
nasıl biri olduğunu görmesi için sabırsızlanıyorum

I can't wait for Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I can't wait for you to give Willie the mailman your envelope.
Mektubu, postacı Willye vereceğin an için sabırsızlanıyorum.
I can't wait for Teddy to meet The little guy.
Teddynin bizim ufaklıkla tanışması için sabırsızlanıyorum.
And the moment I get on stage, I can't wait for it to end.
Ve sahneye çıktığım an, gecenin bitmesi için sabırsızlandım.
I can't wait for the pillow fight.
Yastık savaşı için sabırsızlanıyorum.
I can't wait for this to be ready.
Hazır olması için sabırsızlanıyorum.
I can't wait for that, son.- Oh, really?
Gerçekten mi? Bunu görmek için sabırsızlanıyorum.
I can't wait for it.
Bunun için artık sabırsızlanıyorum.
I can't wait for the production of new models to start.
Kragujevaclı Mileta Stojkoviç,'' Yeni modellerin üretiminin başlamasını sabırsızlıkla bekliyorum.
I can't wait for you to meet Mr. Bezel.
Bay Bezella tanışmanı iple çekiyorum.
Which, by the way, I can't wait for.
Ki, bu arada, bekleyemiyorum.
I can't wait for you to meet Jasmine and the sultan.
Yasemin ve Sultanla tanışman için bekleyemiyorum.
Come on, I can't wait for you to see this place.
Hadi ama, burayi görmen için sabirsizlaniyorum.
I can't wait for the assault on Castle Dragon Flame.
Kaledeki ejderha taşına saldırıyı bekleyemeyiz.
I can't wait for it to choose reverse.
Geri vitesi seçmesi için bekleyemem.
I can't wait for you to meet my cousin Zoe.
Seni, kuzenim Zoe ile tanıstırmak icin sabırsızlanıyorum.
Come on, I can't wait for you to see this place. That's stupid.
Çok saçma. Hadi ama, burayi görmen için sabirsizlaniyorum.
I can't wait for tonight's massacre.
Bu gecenin katliamı için bekleyemiyorum.
I can't wait for you to start climbing those steps.'Cause when you get to the top…
Bu adımlara aşağıdan yukarıya doğru başlamanı sabırsızlıkla bekliyorum çünkü en tepeye vardığında,
I can't wait for tomorrow cause I get better-looking every day. It was the threesome.
Üçlü yapmıştık. Yarına kadar bekleyemeyeceğim çünkü her gün daha da iyi gözüküyorum.
To see who you really are, brother. I can't wait for the whole world.
Bütün dünyanın senin gerçekte nasıl biri… olduğunu görmesi için sabırsızlanıyorum, kardeşim.
Sonuçlar: 141, Zaman: 0.0527

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce