I WILL GO - Turkce'ya çeviri

• gideceğim
• gidip
• ben gidip
• gidiyorum
• devam edeceğim
• ben giderim
• gideyim
• geleceğim
• çıkacağım
• ben başlıyorum

I will go Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

I swear I will go food shopping soon as we finish the catalog.
Yemin ederim, kataloğu bitirir bitirmez mutfak alışverişine çıkacağım.

Do what you like, but have a good think I will go.
Ne istersen yap ama iyi düşün. Gidiyorum.

Oh, okay, yeah, I will go check it out.
Oh, tamam, evet Ben gidip bir kontrol edeğim.

Okay. I will go first.
Önce ben başlıyorum. Pekâlâ.

Sure. I will go and repair the damages and get back to that steak.
Kendimi toplayıp bifteği hazırlamaya devam edeceğim.- Elbette.

Not today, I will go tomorrow.
Yarın geleceğim. Bugün olmaz.

Tell me that and I will go away, and I will never come back.
Ve buradan gideyim, ve bir daha gelmeyeyim. Söyle.

I don't know, I think… I will go shopping for uniforms.
Bilmiyorum, bence üniforma bakmak için alışverişe çıkacağım.

I will go get the doctor and the family. Where's Papa?
Baba nerede- Doktoru ve ailesini almaya gidiyorum.

I will go and repair the damages and get back to that steak.- Sure.
Kendimi toplayıp bifteği hazırlamaya devam edeceğim.- Elbette.

I will go. Come on!
Ben başlıyorum. Hadii- iii!

I will go, but only because I will be getting some. Okay.
Tamam. Geleceğim, ama sadece biraz almak için.

Here, give me the money I will go shopping in a few days.
İşte, parayı bana ver… birkaç gün içinde alışverişe çıkacağım.

I will go by the library and get some children's books.
Çocuk kitabı almak için kütüphaneye gidiyorum.

Which is a Yorkshire expression. I will go to t'foot of our stairs here.
Şurdaki merdiven başına gideyim… ki bu da bir Yorkshire deyimidir.

Yesterday I punched a school bus. I will go again.
Devam edeceğim. Dün, bir öğrenci servisini yumrukladım.

No hands. Okay, I will go first.
Pekâlâ, ilk ben başlıyorum. Eller yok.

I will go, but only because I will be getting some.
Geleceğim, ama sadece biraz almak için.

I will go on a date with you for the two hours that we are left with.
Geriye kalan iki saat boyunca seninle randevuya çıkacağım.

Thank you for hearing me out. I will go now.
Beni dinlediğin için teşekkürler. Şimdi gidiyorum.