DINLEMEK ZORUNDA - Almanca'ya çeviri

zuhören muss
dinlemeniz gerektiğidir
hören muss
duyması gereken
anhören müssen
dinlemek zorunda

Dinlemek zorunda Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Biliyor musun, bu saçmalıkları daha fazla dinlemek zorunda değilim!
Ich muss mir diesen Quatsch nicht mehr anhören!
İki yıl boyunca, devam etmemi… olanları kabul etmemi söyleyen insanları dinlemek zorunda kaldım.
Zwei Jahre musste ich mir anhören, dass ich loslassen soll, akzeptieren soll, was ihr passiert ist.
Sessiz ol. Patron, bunu dinlemek zorunda.
Boss, du musst nicht zuhören… Ruhig.
Annesinin uyuşturucu alışkanlığı ve nasıl vurulduğu… ile ilgili beni dinlemek zorunda.
Und wie sie erschossen wurde. Sie müsste sich anhören, wie ich über die Drogensucht ihrer Mutter rede.
Ama ne kadar direnirsek o kadar dinlemek zorunda kalırlar.
Aber je mehr wir uns widersetzen, desto mehr müssen sie zuhören.
Burada durup, bunları dinlemek zorunda değilim.
Ich brauche mir das hier nicht anhören.
O şekilde, ön kapıdan girerim ve dinlemek zorunda kalırlar.
Dann gehe ich rein und sie müssen mir zuhören.
Yüzlerce kez duymuş olmalısın, bir kez daha dinlemek zorunda kalırsınız.
Man muss es gehört haben hundert mal, Sie hören es noch einmal.
O gider, geri gelir. Sonra da nasıl yaptığını dinlemek zorunda kalırız.
Er verschwindet, kommt zurück und wir müssen uns anhören, wie er es gemacht hat.
Hakkımda berbat şeyler söylemesini oturup dinlemek zorunda kaldım.
Ich musste mir anhören, wie sie schreckliche Dinge über mich erzählte.
Haksız Suçlamaları dinlemek zorunda.
Müssen an die unverdiente Vorwürfe anhören.
Onları çıkartabilirsek, bizi dinlemek zorunda kalırlar.
Wenn wir die runterholen könnten, müssten sie zuhören.
Dinlemek zorunda kaldığım için senden bir iyilik isteyeceğim. Hey, Matt? Bu hafta saatlerce hikayelerini.
Könntest du mir einen Gefallen tun: Okay. Hey, Matt, da ich diese Woche ständig deine endlosen Geschichten mit anhören musste.
bir düzine insanın beni yargılamasını dinlemek zorunda kalışım.
ich krank werde, ich mir dutzenden Leute anhören muss, die mich verurteilen.
İstersen Bloomington Lisesinde kendini hademe dolabına kilitleyip… arkadaşlarının katledilişini dinlemek zorunda kalan o kıza soralım!
Fragen wir das Mädchen, das in ihrem Versteck an der Bloomington High mit anhören musste, wie ihre Mitschüler massakriert wurden!
Çünkü 4 saat boyunca senin ve gerzek arkadaşın Morgannın'' ıssız adaya düşsek yanına hangi sandviçleri alırdın'' muhabbetini dinlemek zorunda kaldım.
Weil sie dir und diesem Trottel Morgan vier Stunden dabei zuhören mussten… wie sie darüber gejammert haben, welches Sandwich sie auf eine einsame Insel mitnehmen würde.
erkeklerin konusmasini dinlemek zorunda kaliyoruz su haline bak?
die Ladies sitzen und den Männern beim Reden zuhören müssen?
Onların sevişmesini her gece yatak odamdan dinlemek zorunda kaldım. Sonra kocam beni komşumuz için terk etti.
Wie sie neben unserem Schlafzimmer Sex machten, jede Nacht. Erst starb meine Katze, dann verließ mich mein Mann für die Nachbarin, und ich musste ihnen zuhören.
Seni dinlemek zorunda olmam yeterince kötü… ama bir de beni taraf tutmaya zorladğın zaman… Kalan sağlar biziz… artık.
Es ist schlimm genug, euch zuhören zu müssen, aber wenn ich Partei ergreifen soll… Wir haben nur noch uns.
Kalan sağlar biziz… artık. Seni dinlemek zorunda olmam yeterince kötü… ama bir de beni taraf tutmaya zorladğın zaman.
Aber wenn ich Partei ergreifen soll… Es ist schlimm genug, euch zuhören zu müssen, Wir haben nur noch uns.
Sonuçlar: 52, Zaman: 0.0395

Farklı Dillerde Dinlemek zorunda

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca