VAHIM - Almanca'ya çeviri

schlimm
kötü
fena
korkunç
berbat
ernst
ciddi
gerçekten
cidden
ernest
schwer
zor
ağır
ciddi
kolay
sert
şiddetli
schicksalhaften
schlimmer
kötü
fena
korkunç
berbat
schlimmen
kötü
fena
korkunç
berbat
schlimme
kötü
fena
korkunç
berbat

Vahim Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Servisteki bazı vahim düzensizlikler bir süredir skandal yaratıyordu.
Schon seit einiger Zeit hatten schwere Unregelmäßigkeiten im Dienst zu einem Skandal geführt.
Yeneroğlu:‘ Almanyanın bu vahim hatanın altına imza atmayacağını ümit ediyorum.
Yeneroğlu:“Ich hoffe, dass Deutschland diesen schweren Fehler nicht unterzeichnet“.
Ancak özel hayatımda, vahim hatalar yaptım.
Aber in meinem persönlichen Leben habe ich schwere Fehler gemacht.
İnsanoğlu yedi yıl önce hayatının en karanlık ve vahim anına tanık oldu.
Vor sieben Jahren brach für die Menschheit die schlimmste und dunkelste Phase an.
Benim durumun daha vahim.
Ich bin in einer noch schlimmeren Situation.
WADA Genel Direktörü David Howman,“ Bu iddialar çok vahim.
David Howmann, Generaldirektor der Wada, sagt dazu:„Das sind sehr ernste Anschuldigungen.
Durumun daha vahim olan tarafıysa… Simónun hasta olması ve ilaçlarını günlük alması gerektiği.
Umso dramatischer, da Simón krank ist und täglich Medikamente nehmen muss. Die Lage ist.
Booth vahim bir ritüel sahneledi… Yaptığı son girişimde.
In einem letzten verzweifelten Versuch inszenierte Booth ein extremes Ritual.
Vahim olan sende bir tane olması ve hala takıyor olman!
Als er Wunder vollbrachte? dass du eins hast,!
Vahim bir kaza gibi görünecekmiş.
Als wär's ein Unfall.
Çok vahim. Bir hafta Dylan.
Sehr tragisch. Eine Woche, Dylan.
Vahim bir kaza, kimse böyle olmasını istemezdi.
Es war ein Unfall, es hat ja keiner gewollt, dass so etwas passiert.
O vahim günden sonra, bir daha asla Elizanın yüzüne bakamadım.
Nach diesem unglückseligen Tag…""konnte ich Eliza nie wieder in die Augen sehen.
Ya da- daha da vahim- haberleri oluyor, ancak Ankaradaki NATO ortağından bunu saklıyorlar.
Noch übler, sie verschweigen es dem Nato-Partner in Ankara.
İkisi de vahim yalnızlıklar içindeydiler.
Beide lebten wir in schweigsamer Einsamkeit.
Avrupa ne yazık ki vahim durumda ve ziyadesiyle kendi sorunlarıyla meşgul.
Europa ist leider in einem desolaten Zustand und zu sehr mit seinen eigenen Problemen beschäftigt.
Bu vahim sayı önümüzdeki 25 yıl içerisinde iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir” diye konuştu.
Die WTO geht davon aus, dass sich diese Zahl innerhalb der nächsten 15 Jahre verdoppeln wird.
Teliya, sağlığının vahim durumunu biliyordu,
Telija kannte den verhängnisvollen Zustand seiner Gesundheit,
Arkadaşlar, durumumuz gerçekten çok vahim.
Freunde, unsere Lage ist wirklich düster.
Ama bu savaştan canlı çıkacağız. Evet, durum vahim görünebilir.
Ja, die Lage mag hoffnungslos aussehen, aber wir werden diesen Kampf überstehen.
Sonuçlar: 86, Zaman: 0.046

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca