Examples of using Affectionate in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
very affectionate.
çok sevgi dolu.Mary-- warm, affectionate.
Affectionate and sensual. Amelia was a very warm woman.
Bir kadındı. Amelia çok sıcak, sevgi dolu ve çekici.I guess Jeong-in isn't the affectionate type.
Anlaşılan Jeong-in şefkatli biri değil.Exactly!-She's not affectionate.
Şefkatli değil. -Aynen öyle!And sensual. Amelia was a very warm woman, affectionate.
Bir kadındı. Amelia çok sıcak, sevgi dolu ve çekici.You're my only daughter, yet you're not even affectionate. Dear me.
Tek kızımsın ama şefkatli bile değilsin. Vah hâlime.I will be a lot more affectionate toward you.
Daha şefkatli olacağım. Sana karşı.Oh, he's… very affectionate.
Bu, çok… sevgi dolu.No, Sasquatch is a warm and affectionate creature.
Hayır, Koca Ayak sıcak ve şefkatli bir yaratıktır.generous, affectionate and good.
iyi ve şefkatli olalım.faithful, affectionate.
Vefakâr,… şefkatli.They may be ill-tempered by day, but now they become gentle and affectionate.
Gündüzleri çok aksiler… şimdi ise nazik ve şefkatli.Speak English. Affectionate.
Anlaşılır konuş. Şefkatli.He's very affectionate.
Çok şefkatli.Strong, smart, affectionate.
Güçlü, zeki, şefkatli.He was so affectionate last night in bed.
Dün gece o kadar sevgi doluydu ki, yatakta yani.A real, affectionate brother.
No need to get affectionate.
They're very affectionate.
Çok sevecenler.
