Examples of using Are tiny in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
You're tiny!
Küçücükmüşsün sen!You're tiny, Phiph.
Sen ufaksın, Phiph.They're tiny, and they go into the water column.
Küçücükler ve su kolonuna giriyorlar.I hope they're tiny.
Umarım sahiden küçüktürler.They grow only here, they're tiny.
Sadece burada yetişirler, ufaktırlar.Cause you're tiny!
Çünkü sen miniksin!His hands are tiny.
No, actually, they're tiny.
Hayır, aslında, onlar ufacıklar.Its arms are tiny so it can carry a massive jaw and remain balanced on his legs.
Kolları ufak olduğundan, kocaman çenesini taşıyıp dengesini de koruyabiliyor.These are tiny.
Bunlar çok minik.Because they're tiny shrimp.
Çünkü çok küçük karideslerdir.They're tiny birds.
Hepsi burada. Minicik kuşlar.They're tiny and upside down.
Çok küçük ve baş aşağı duruyorlar.Even though you're tiny.
Sen… Sen minik olmana rağmen tatlısın.Its eyes are tiny, but its mouth is truly enormous.
Gözleri cok kücük ama agzi gercekten kocaman.Your pupils are tiny.
Oh, no, woodcock are tiny.
Yok hayır. Çulluklar çok küçüktür.The universe is large and we are tiny, without the need for further religious superstructure.
Dinin üst yapısı olmadan da evren büyük, biz çok küçüğüz.Those cups are tiny.
O fincanlar minicikti.You're tiny.
Seninle dövüşebilirim.
