CANVAS in Turkish translation

• tuval
• canvas
• kanvas
• bez
• bir kanvas
• brandayı
• branda
• tablo
• çadırı
• tuale

Examples of using Canvas in English and their translations into Turkish

Canvas… beach shoes.
Bez, plaj ayakkabısı.

Gabe, move that wagon, bring this canvas down.
Gabe, vagonu götür, çadırı indir.

Rock, get the canvas.
Rock, branda getir.

And I went on-- that's my first painting on canvas.
Ben de devam ettim- bu benim kanvas üzerinde ilk çalışmam.

Certainly not. Fold up this canvas.
Kesinlikle değil. Şu brandayı katla.

I will never take another canvas to that dealer. If I starve.
Aç da kalsam, o satıcıdan bir daha kanvas almam.

And I decided to respect the canvas.
Tuale saygımı göstermeye karar verdim.

There's a lot of serenity in this canvas.
Bu tablo huzur dolu.

After the British surrendered, slave owners began to prowl Canvas Town.
İngilizler teslim olduktan sonra köle sahipleri Canvas Kasabasını kolaçan etmeye başladılar.

Pull that canvas.
Çek şu çadırı.

It's only painted canvas.
Sadece boyanmış branda.

If I starve… I will never take another canvas to that dealer.
Aç da kalsam, o satıcıdan bir daha kanvas almam.

Using the canvas bags when you go grocery shopping?
Market alışverişine gidince bez çantalar kullanmak?

I got news for you, Mr. Belvedere-- the jacket's canvas.
Size bir haberim var Bay Belvedere bu ceket kanvas.

I decided I would respect the canvas.
Tuale saygımı göstermeye karar verdim.

100% canvas.
100% branda.

bring this canvas down.
vagonu götür, çadırı indir.

Kolja. Canvas. Rezeda, here Topol.
Rezeda, burası Topol, cevap ver! Kolja. Canvas.

To respect the canvas. And I decided.
Tuale saygımı göstermeye karar verdim.

Them's the rules. gabe, get that wagon out of here, bring this canvas down.
Gabe, vagonu götür, çadırı indir. Kurallar budur.