DINING in Turkish translation

['dainiŋ]
['dainiŋ]
yemek
food
dinner
to eat
lunch
meal
cook
supper
dish
chow
dining
sart
dining
have to
akşam yemeği yemekten
salon
hall
saloon
gym
room
parlor
ballroom
lounge
indoor
parlour
theater
yemeğe
food
dinner
to eat
lunch
meal
cook
supper
dish
chow
dining
yemekler
food
dinner
to eat
lunch
meal
cook
supper
dish
chow
dining
yemeği
food
dinner
to eat
lunch
meal
cook
supper
dish
chow
dining

Examples of using Dining in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I find social dining without a bottle of red rather lacking.
Bir şişe kırmızı şarap olmadan, sosyal yemekler zor oluyor.
THE MAGNOLIA MANSION Dining Society.
MAGNOLIA MALİKANESİ Sosyete Yemeği.
I have tickets for Cinema Sociables, dining and dancing.
Cinerna Sociablesa gidip, ardından yemeğe ve dansa gidecektik.
formal dining bores him.
resmi yemekler onu sıkar.
There's some supper for you in the dining room.
Yemek odasın da sizin için akşam yemeği var.
A few nights ago, you're wining and dining me.
Bir kaç gece önce beni yemeğe çıkardın.
fine dining and central London.
aristokrat yemeği ve Londra şehir merkezidir.
Shows and museums and fine dining.
Gösteriler, müzeler ve hoş yemekler.
So, the idea that fine dining is not enough.
Yani restoranlar ona yetmiyor, oradaki'' kız yemeği.
We are very good at doing in high footfall areas. fast casual dining.
Çok iyiyiz. İşlek bölgelerde günlük hızlı yemekler yapmakta.
lodging, fine dining.
kalacak yer ve güzel yemekler sağlıyor.
Young and poor, we actually thought this was fine dining, remember?
Genç ve fakir, burada yemeğin güzel olduğunu düşünürdük, hatırlar mısın?
Either he liked jewelry, fine dining and wearing lady's lingerie.
Ya mücevherleri, güzel yemekleri ve kadın iç çamaşırlarını seviyor.
Actually…- I hate dining alone.
Yalnız yemekten nefret ederim.
Give us a kiss… before dining!
Yemekten önce, bir öpücük ver!
Guys like me don't die of wining and dining.
Benim gibi herifler yemekten, içmekten ölmez nasıl olsa.
Would you do me the honor of dining with us this evening?
Bu akşam yemeğini bizimle yeme onurunu verir misiniz?
Wining and dining the Port Authority.
Liman idaresini yedirip, içirtiyor.
Will you be okay with him dining with us?
Birlikte yesek olur mu?
I hear the hotel dining room has the best food in town.
Kasabadaki en iyi yemeğin otel yemek salanunda olduğunu duymuştum.
Results: 1672, Time: 0.0582

Top dictionary queries

English - Turkish