DOESN'T REMEMBER in Turkish translation

• hatırlamıyor
• hiç anımsamıyor
• hatırlamaz
• hatırlamıyordur
• hatırlamayan
• hatırlamamasının yanısıra düğününden sadece dört tane fotoğraf getirmesi de problem değil

Examples of using Doesn't remember in English and their translations into Turkish

If he doesn't remember her, then this wouldn't bother him.
Eğer onu gerçekten hatırlamıyorsa o zaman bu yaptığım onu rahatsız etmez.

He doesn't remember you… but you remember him.
O seni hatırlamıyorsa… sen onu hatırlıyorsun..

Charlie says he doesn't remember who shot him.
Charlie kendisini kimin vurduğunu hatırlamadığını söylüyor.

Abby doesn't remember anything about the people who did this to her or where they kept her.
Abby ne kendisine bunu yapanları ne de tutulduğu yeri hatırlıyor.

And even if he doesn't remember me.
Ama o beni hatırlamayacak bile.

Just like the Queen doesn't remember dancing in her fountain.
Aynen kraliçenin fıskiyede dans ettiğini hatırlamaması gibi.

Clark, are you sure that Chloe doesn't remember anything?
Clark, Chloenin bir şey hatırlamadığından emin misin?

Jack, what if Ryan doesn't remember because he suppressed that memory?
Jack, ya Ryan o anıyı bastırdığı ıçın hatırlamıyorsa?

She says her heart beats fast and then she doesn't remember what happens next.
Kalbi hızlı atıyormuş ve ondan sonra ne olduğunu hatırlamıyormuş.

And doesn't remember the details, Claims he was drunk.
Sarhoştum diyor, ayrıntıları da hatırlamıyormuş.

You can introduce me… as someone from the village, someone he doesn't remember.
Beni köyden biri olarak tanıtabilirsin hatırlamadığı biri.

Someone he doesn't remember. You can introduce me as someone from the village.
Beni köyden biri olarak tanıtabilirsin hatırlamadığı biri.

for her sake, she doesn't remember much.
içtenlikle çok az şey hatırlamasını umuyorum.

I bet Tom doesn't remember me.
Tomun beni hatırlamadığına eminim.

But you remember him. He doesn't remember you.
O seni hatırlamıyorsa… sen onu hatırlıyorsun.

So he doesn't remember anything.
Kaçırılmaları o da hatırlıyor.

Tom says he doesn't remember doing that.
Tom onu yaptığını hatırlamadığını söylüyor.

Only Benjamin doesn't remember having that drink.
Ancak Benjamin o içeceği içtiğini hatırlamadı.

If Sontee doesn't remember me?
Eğer Sontee beni hatırlamazsa?

Doesn't remember me, eh?
Beni hatırlamıyor mu, ha?