DRAGGING in Turkish translation

['drægiŋ]
['drægiŋ]
sürüklüyor
drag
lug
to drift
sürükleyerek
dragging
her , dragged her
sürümeyi
getirdiğin
to bring
to get
to deliver
back
to fetch
sürükleyen
dragged
drove
led
brings
am the one
sürükleyip
dragged
and
çektiği
to take
to draw
to get
to attract
film
shoot
to withdraw
to drag
to lure
suffer
süründürmek için
sürükleyerek götürmesi

Examples of using Dragging in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Let's just keep on dragging him.
Onu sürüklemeye devam edelim.
Dragging me into deep shit, cleaning up your mess.
Beni pisliğin içine sürükledin, pisliğini temizle.
You blame mom for dragging us here in the first place.
Bizi buraya sürüklediği için en başta annemi suçla.
I remember he tried to get Hallet busted… for dragging some little girl into the bushes.
Küçük bir kızı çalılıklara sürüklediği için Halletı tutuklamaya çalışmıştı.
It's definitely easier than dragging two of them.
İkisini beraber sürüklemekten çok daha kolay.
You better have a good reason for dragging me in here.
Beni buraya sürüklemek için herhalde iyi bir nedeniniz vardır.
You might practice walking without dragging your knuckles on the floor.
Parmak eklemlerini yerde sürüklemeden yürüme egzersizi yapabilirsin.
Hasn't she got enough to deal with without you dragging her through all this?
Sen onu bütün bunlara sürüklemeden de yeterince şeyle uğraşmıyor mu?
And dragging me about like this I feel like a shy bride.
Ve beni böyle sürüklemek, utangaç gelin gibi hissediyorum.
Forgive me for dragging you into all this.
Seni bütün bunlara sürüklediğim için beni affet.
Good God. Look at Dobbs dragging his feet!
Dobbsa baksanıza ayaklarını sürüyor. Tanrı aşkına!
This isn't frame dragging or wormhole matching.
Bu bir çerçeve sürükleme ya da solucan deliği eşleştirme değil.
Stop dragging your feet. Come on, Kermit.
Ayaklarını sürüklemeyi bırak. Hadi Kermit.
Stop dragging your feet.
Ayaklarını sürüklemeyi durdur.
Come on, Kermit. Stop dragging your feet.
Ayaklarını sürüklemeyi bırak. Hadi Kermit.
Must have got hit by a land mine. He's dragging a leg.
Ayağını sürüyor. Bir mayına basmış olmalı.
Enable window dragging.
Pencere sürüklemeyi etkinleştir.
Yeah. Thanks for dragging me into your fun world.
Eğlenceli dünyana beni sürüklediğin için teşekkür ederim. Evet.
And for dragging you here.
Seni buraya getirdiğim için de.
Sorry for dragging you into that dumb game.- Agreed.
Sizi şu aptal oyuna sürüklediğim için üzgünüm.- Katılıyorum.
Results: 351, Time: 0.1573

Top dictionary queries

English - Turkish